SORU-CEVAP
Kahpe pusulara düşüp
Ayaz rüzgarlar da üşüyorum Kendi kendimi tanıyamaz oluyorum bazen Bazen kendi kurduğum düşümde kor oluyorum Bazen de kendi külümden toz olup savruluyorum rüzgarlarla Sabit ise tecrübe ile hayat bu ne azaptır ey hat Ve bu ne hayattır sıkıştığım gelecek ve geçmiş arasında Dudaklarımı kanatırcasına öfkelerimi sorguluyorum günlerdir Her defasında düşüyor kalkıyor,bıkmıyor ve ne düşmekten Ne de inadına kalkmaktan yoruluyorum Söyle ey sevgili neyi sorguluyorum Ne neden niye nerde nasıl diye Cevabını aradığımız sorulardan bıkmadan Bıktığımız hataları tekrarlamaktan usanmadan Ve kül kedisinin ayağı sandığımız ayaklarımıza uygun ayakkabıyı aramaktan yoruluyorum bazen balkabağına dönüşmeden koşuşturmaktan dünyayı kurtaran adamın oğlu olma çabalarımdan yada olur olmaz mayın saldırısına uğrayıp kolumu bacağımı bir yerlerde bırakmaktan habire bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı diyen atalarımdan ve üzerine korkarak bastığım bu topraktan utanıyorum haksızlık etmemek için Romeo ve jüliete Saygımdan… varlık sahasında yokluk ile robinson gibi Yaşamaktan… Yoruldum. Riyadan,yalandan kırmızıya boyanmış avuçlarımızdan yağmura hasret kaldığında üzerine dolu yağan Anadolu dan… Har vurup harman savurmalarımdan Yok edişe ortak oluşumdan utanıyorum,maden ocağında ölüp,ölümünden sonra Alnına kaderi buydu diye yazılan işçini çocuğundan Ve alnına kendi kanı ile şahadet şerbeti içti yazılan ana kuzularından Bıktım sorgulamaktan Yoruldum kovalamaktan Çünkü biliyorum Kaçan kovalanırda Hep haz alırmış kovalanmaktan Ama ben sıkıldım hayatla ebe sobe oynamaktan A.B.2011 |