öylesine
Vefasızlıkla kırılmış binlerce kalp yıldız olacak bu gece... Ve daha yeni el ele tutuşmuş âşıkların üstünden kayıp gidecek gökyüzünde... İçten dilenmemiş dilekler eşliğinde... Tüm "hoşça kal" diyenler, arkalarında hoş kaldığını sandıkları insanlara geri dönebilmek için yanıp tutuşacaklar... Cehennem alevlerini kıskandırarak... Aldatanlar her seferinde aldananın kendileri olduğunu gördüklerinde dayanamayacaklar bu acizliğe... Önce boğazları düğümlenecek, sonra elleri titreyecek ve ardından kalp diye taşıdıkları ve içine ise dünyanın tüm yalanlarını tıkıştırdıkları etten sandık acı vermeye, ağır gelmeye başlayacak porselen kafeslerinde... Duygu özürlüsü bir âlem dolusu âdemoğlunun söylemekte pintilik ettiği tüm "SENİ SEVİYORUM"’lar yağmur olup ıslatacak... Ama sadece sevmeyi tarif edemeseler de hakkını vererek yaşamayı bilenleri ıslatacak...Ve ben yine mısralarımla beyaz kağıtlara, gözlerin karası kalemimle hatırlattığım hüzün içeren cümlelerimde özneyi yüklenecem...Yaşanmış ve yaşanacak tüm ayrılıkları, Mutlu olabilmek adına kurduğum hayallerle besleyip yeşerttiğim ağaçlardan yapılma dar ağaçlarında sallandıracam...Seninle geçirdiğim günleri, Giderken ardında bıraktığın hayaline anlatacam... Hafızamda bıraktığın kötü günleri, huzurlu günlerimde hasretle anacam... Yaşamayı isteyip yaşayamadığım tüm hayallerimi süpürücem bir köşeye... Ve arkasından bir sigara yakacam... Derin bir nefes çekip aklımdan çıkartamadığım "NEDEN?" sorusuna hastalıklı cevaplar iliştirecem... Hatayı kendimde arayacağım sürekli... Faili meçhul tüm sevgi cinayetlerinin zanlısı olarak ihbar edicem kendimi... Ve sonra bir sigara daha yetişecek imdadıma... Bu böyle sürüp gidecek... Ta ki akrep kaçmaktan, yelkovan kovalamaktan yoruluncaya kadar... Ta ki sigara da ben de tükeninceye kadar... Ta ki kendimi bir başkasıyla daha mutlu olacağım yalanına inandırasıya kadar böyle sürüp gidecek...
|
Ve ben yine mısralarımla beyaz kağıtlara, gözlerin karası kalemimle hatırlattığım hüzün içeren cümlelerimde özneyi yüklenecem...