KÜÇÜK' TÜK...
İlk okul sıralarında başlayan bir gözsel temastı , kelimelere ilk defa tutunmaya çalışırken,
Masumca bahaneler ürettiğimiz bakışlarla Silginin yarısını paylaşmak , Bakışının tamamını almakla eş değerdi, İşte o zamanlar A ‘yı öğreten öğretmenim vardı , A’ harfi ile aşk yazılacağını söylerken, Acının da A harfinden türediğini öğretmemişti. Sıraların paylaşılmaz yeriydi aşk , O zamanlarda tek derdimiz ayrı sıralarda oturmaktı , O zamanda hasretlik vardı , Yeniydik ama ilk platonik, İlk hayaldi o’na ait olmak. Elini tutmak isterken yüzündeki ahengin değişmesi , Titreyen yanımızın sadece ellerimiz olduğunu sandığımızı Acıyı tadınca anlayacağımızı o zamanlar bilmiyorduk. Çok yeniydik aşk’ın bir kumara dahi konu olduğunu bilmeyecek kadar Saf, dudak temasının bir aşkı öldürecek kadar yemin bozduğunu biliyorduk, Küçüktük o zamanlar, Hani en sevdiğimiz mavi bilyelerimiz , Cebimizden çıkarmaya korktuğumuz mavimiz, Düşlerimiz , Mahalle kavgalarımız , Uğruna sapan taşı ile cam kırdığımız o mavi bilyelerimiz İşte onlarda bir aşk’ın kurbanıydı. Ama yinede yenilmezdik , babamızdan almaya korktuğumuz Annemizin cebinden çaldığımız Pazar parası ile satın aldığımız çiçekler O zamanlar her mevsimin baharıydı. Solmazlardı , Boynu bükük bırakılacak kadar değersiz değillerdi verilenler için. Küçüktük evet aşkta büyüktük. Büyük hayallerimiz vardı , evimiz , ocağımız Olacaktı O , Gönlümüzün fermanı , yüreğimizin dermanı o olacaktı. Boyumuzdan büyük laflar ederdik o zamanlar , Ama ölmek nedir bilmezdik. İntihar nedir sahi anne ? Acıtır mı ? işte bunu soracak kadar korkaktık. Geceler beyaz , gündüzler hep aynıydı Sabahın ilk ışıkları dudağımızdaki ilk heyecan Geceye başımızı koyduğumuzda gülecek kadar habersizdik karanlıktan. O zamanlar yere düşen dizlerimiz , Dikenlere batan ayaklarımız , Çamurlu bir kenttin gönlü temiz mahallerinde top koşturduğumuz hayallerimiz vardı. Leyla ile mecnun kimdi sahi anne ? Leyla bizim sınıftan utangaç kıvırcık saçlı kızdı onu biliyorum da Mecnun kim di anne ? Hala bulamadım hayat sıralarında. Ferhat ile şirin ? Onlar bizim kente uğramadı mı anne. Ferhat ‘ı gördüm delik deşik evi vardı , hani kayaları delen o adam o ‘muydu anne. Şirin kim ? Yoksa ayağında çarık , saçları yandan bağlı şirin kız mıydı ? Ferhat’ın evin yanında oturuyordu. Doğrumu anne şimdi anlatılan hikayeler , masallar bunlarmıydı ? Ne yani bize bir ömür yalan mı okudunuz? Ne yani sırf uyuyalım diye bir ömür bizimi kandırdınız gecenin bağrında. Aşk’ı hiç anlatmadın o zamanlar Baba , Ne bileyim bir ferdi dinlerken ağlamanın , Orhan’ dinlerken vazgeç diye dilenmenin , Müslüm de daha yarım kalan yılların vebalinin , Cengiz’de ilk lise aşkımıydı aşk. Sahi solumuzdaki yazıcılar bunları günah mı yazdı ? Yıldızların hüznündenmiydi kayışları , Cam kırığı geceler , İs tutan bir gecenin bağrındamı düşerdi aşk koyuna , Koyun koyuna uyumak mıydı aşk. Şimdi anlamsız bir arabeks hüzün satıyorum geceye, Dudağımda kırık tebessüm , Çocukluğuma şarkılar ağıtlıyorum. Gözlerimde ıslak bir firar , Ve susuyorum.. Anla işte! Sana yanıyorum aşk Sana acıyorum Aşk.. Sövüyorum sana ana avrat öğretmenim! Sövüyorum geçmişine Bana A’ ile aşk yazdırdığına değil A’dan acıyı eksik kıldığına sövüyorum.. Fatih Kaba //13.11.2011 |