ESRARENGİZ BİR ADAM
Yalnızlık kol geziyor, gecenin siyahında,
Eski bir aşk yaşıyor, duvardaki izlerde. Bir büyük isyan gizli, sabredenin ahında, İnciden gözyaşları, kan çanağı gözlerde Utkusuz yıllardaki aşka dair hususlar, Boynu bükük mâzide derin uykuya dalmış. Hep düşlere saldıran merhametsiz kâbuslar, Toz pembe hayalleri nicedir teslim almış Saltanatı tükenmiş, yemyeşil çimenlerin, Bahar’dan firar etmiş papatyalar gibi, kar, Davetsiz misafiri olmuş kardelenlerin, Soğuk bir müşfik anne gibi yüzleri okşar. Karşılıksız aşkları örtünmüş karanlıklar, Vefa sanki İlkbahar, bu zemheri Kış’ında. Susamış gönüllerde bitmeyen bir özlem var, Sevilmeyi bekleyen kalbin haykırışında Yüzleri kamçılıyor, zemherinin kırbacı, Siper etse nafile paltonun yakasını. Soğuktan pembe pembe olmuş, yüzünde acı, Ayaz yiğitliğinin bozmuş fıyakasını Simsiyah yorgan gibi sarmış her yanı akşam, Rüzgâr hâlâ donduran hükmünü sürdürüyor. Issız kaldırımlarda bir esrarengiz adam, Bir sonsuzluğa doğru yürüyor, ha yürüyor. |