Türkülerimin MemleketiNe zaman yüreğim daralsa Kirlenmişliğimizden nefret etsem Gesi bağlarında dolanırım yalınız. Çıkar dağlara . Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz ! diye bağırırım… Üşür fidelerim . Ama lambada titreyen alev üşümez benimle… Çareyi Yüce dağlarda yağan kar olmakta ararım Hacı Taşan’la. Hamravat suyu donar Dicle dört parmak buza keser. Gün döner Bahar gelir. Geçit vermeyen Zap Suyu olurum. Benden su içen allı turnalar Selam söyler Bolu Beyi’ne. Elalem duyar o duymasa bile… Mardin’in kapısı şen, Evreşe’nin yolları dar olur. Yüreğim sıkışır bir sevda olurum kuşun kanadında. Başıma vurur deli edersin sen beni. Kurda kuşa yoldaş olur bacısı güzele eş olamam… Bazen Ordu’nun dereleri yukarı akar Tokat’ın yolları taşlı olur Ve Geçit vermez Yağdonduran. Bitlisin beş minaresi yetmez sana olan sevdamı duyurmaya… Çıkıp gider, Cemile’ye “gaydırıguppak”ın ne olduğunu sorarım. Acı acı, gülümser “Aldırma gönül aldırma” der bana Teke Yaylası’ndan… Sonra bir gece çayda çıraları yakar, kırmızı gülün allarından toplar, Ürgüp’ten çıkarım yola kır atımın sekişinden tanıyacaklarını bile bile. Meriç’ten Aras’a ulaşır memleketimi türkülerle dolaşırım. Uğruna ölümlere gidip geldiğim türkülerimin memleketi, nasıl vazgeçerim senden? |