Başucu Aynalarımın Münhasır Kurguları
İstemediğin rüya yanında bitermiş
Arsız renkler boy veriyor göz aynamda Yapılır mı bu Bir damla siyah için Çok ağır bu tabut Ne kadar acı çekmiş bu adam… Haydi Ava gidip avlanalım Yer üstü saçmalarıyla Başucu aynalarım Vardiyalı gösteriyorlar umutlarımı Gün doğumu – gün batımı Şafak kendini düğümlerinden sökerken Yalnız fena bağlamışlar bu sefer Mutluluk korkusu olanlar Paravanın ardında erdemli bir hüzün Çok terbiyeli, görmüş geçirmiş Ne zaman nerede nasıl ağlatacağını bilir Suç, bu sancıları şımartıp övgüler düzenlerde Çok fazla seçenek kalmıyor bize bu curcunada Bu trajedilerimizle görücü usulü nikahlanmaktan başka Özenle hazırladığımız beklentilerimizi Yavaş yavaş umut kalıplarına döküyoruz Derece karanlığa gelince sendeliyoruz Kafi miktarda ağlıyoruz Sonra bir vakit, kabarmasını bekliyoruz masallarımızın Dilimin ağırlığı kadar külçe külçe kuram Fanteziler müzesinde kımıldayamıyor hiçbir söylevim Hiçbir konsept uzaklaştıramaz benden kasidelerimi Her döküm bir dilemma, kıyısız cennetimde Hayat bir adam asmaca oyunu nazarımda Gücüm yetmiyorsa doğru sözcüğü çekmeye sözlüğümden Darağacımın parçaları tamamlanıyor sırasıyla Yoksa bir harfi eksik oldu mu duygularımın Düzeni tutmuyor bir türlü yazgımın Oktay Coşar |