Öyle kahredici ki geceler...
Öyle uzun...
Öyle kahredici ki geceler... Ne ayazı, Ne tenine değince, Buz gibi eden soğukluğu, Ne de yalnızlığı çekilmiyor... Kıvranıyorsun karanlıklar içinde bir yerlerde, İsyanlardasın, Yanmalardasın, Hasretlerdesin, Acın ise sol yanını esir almış, Beynin çatlayacak, Yüreğin ise fırlayacak adeta, Bir kendinlesin, Bir de dört duvar... Haps olmuşsun tam ortasında, Kaçsan kaçamazsın, Tüm herşey senle, Ne zaman ki sıyrılmaya, Ne zaman ki unutmaya çalıştın yaşananları, Hepsi duvarlara vurup, Şamar misâli yüzünde patlıyorlar, Sonrası... Çok derinliklerindeki yaraların azıyor, Kanıyor içinde bir yerler, Sol yanın acıyor, Gözlerinden kanlar boşanıyor, Haykırıyorsun avazın çıktığınca, Ama hepsi boş, Hepsi nafile, Seni ne bir duyan, Ne bir gören, Ne de soranın var... Sonra dizlerinin bağı çözülüveriyor, Olduğun yere çöküp kalıyorsun, Başın ellerinin arasında, Olabildiğince sıkıyorsun, Dursun istiyorsun beynin, Düşünemez,hatırlayamaz olsun geçmişi... Ama olmuyor, Olmuyor bir türlü, Başaramıyorum, Bahş’edilen emanete kıyamıyorum, Sonra yine kendime, Tenden örülü kafesime dönüyorum çaresizlikler içinde, Gecenin karanlığında, Ve dört duvar arasında, Bu filmi yeniden başa sarıyorum, Yine yalnızlıklar içinde kayboluyorum !.. Ramazan Korkmaz |