Dil kurur, göz bakar, ruh kadrine kanar!Ne söylense Akıl ve sırra erişmek için umutla beklense Her lahzanın şevkiyle gönül ihsanı dile gelse ve hasredilse Hiç kimseye buğuz edilmeden, halin dilinden aşkın firkatiyle bir yol görünse İnsan ihsandır Kulluğun inşası için umut içinde ki candır Vuslat niye en müthiş heyecandır, akıl sahibi için sınavdır İradi olmak haktır, farkı fark etmeyen ve bizar olan zavallı bir insandır Mizanı şehreyle Nefsinin zerk ettiği ne varsa tahkik eyle Zafiyetlere sakın meyletme, umutsuz olmak için cehdetme Rahmet ve mağfiretin sahibinden kat a yüz çevirme, vicdanını iyi dinle Sabinin feryadı Anne yüreğini dağlar ve gözyaşı akar Baba vakar içinde neticeyi anlamak için sessizce bakar Gönlünün feryadını bastırmak adına, sebat eylemeyi edebi hali sayar Mahzun soluk İçinde beslediği umutlar ne kadar soluk El değmemiş burukluklar ne derin içli bir suskunluk Sabır içinde diriliş ve silkiniş şevkin pervazlarında ki ulvi konuk Tenler eriyor Bedenler paramparça ediliyor, seyrediliyor Arlanmak kimler için en nadide nutuk, kim hakikati gözetiyor Geçmiş zaman sükûnet içinde sesleniyor, ibretler önümüze seriliyor Akıl duruyor İzan sanki çaresizliğe mahkûm ediliyor Peki, ruh hangi vicdanın senasında inliyor ve anı bekliyor Yaşanmayan aşk nasıl dillerde geziyor, hal libassız resmediliyor Ey Rabbim Yalnız senden yardım diler ve bekleriz İradi olmaya kadir olmayan azmimizin mahcubiyetiyle ağlarız Zamanın içinde yanan ve dağlanan canız, ne vakit el açsak muhtacız Sevda sanki yitik Buğuz edilen ve lanetlenen sanki bizlerdik Tefrika içinde lime lime edilmeye yüz tutan milis derdindeydik Hangi dilin rengine girdik, kalbi olmaktan arîleştik, elhak iltica ettik Mustafa CİLASUN |