İlkbaharda geldin,zemheride gittin
Yeni yeni basıyormuş ayaklarım,haberim yok.
Dışarıda bir bayram,bir mutluluk havası, Yeni yenipatlıyor çiçek tomurcukları. Bir gelen var diyor herkes, Ve ben seni buluyorum karşımda. Meğer sen ilkbaharmışsın sevgilim.. Seni düşündüğüm türkülerle terledim bir dönem, Ardından yaşlı gözlerle temmuz ve ağustos abileri de uğurladım Sen baharsın derken, umutlarımı ekmedim,ekime sakladım... Bak ekimde güneş açmış, İkinizde şaşırtıyorsunuz beni. Peki şimdi hanginizden vazgeçmeli ? Aylardan ekim iken, Mevsimler belli değil iken, Biriniz içimi,biriniz dışımı ısıtırken, Hanginizden geçmeli, Sen söyle birtanem... Nihayet anladım Seni sevmek, Bir annenin,evladını musalla taşında görmesi gibi Seni sevmek, Elindeki şekeri çamura düşüren,başka şeker alacak parası olmayan bir çocuk üzüntüsü, Seni sevmek, Güneşe hasretken,yağmuru sevmek. Güneşi bu yağmurlarda kaybetmek, Seni sevip hasretini çekmek, Bir annenin,oğlunu musalla taşında görmesi gibi birşey olsa gerek.. Zemheri aylarında ısınmayı hayal ederken, Tiril tiril titremek. Kara kışa bağlanmak böyle olsa gerek... |