Oradaydık XVII
Oradaydık yine,
ellerimizde bulut kemiği çomaklar, yine bir düş kovanına gözlerimizi sokarken... Toprağın en diri zarındaydık yine, habersiz gelen tüm ölümlere yas renginde çerçeveler ararken. Hani nereye assak o kerpiç duvarlarda diye, nereye gömsek gözyaşlarını, hangi çığlıksız otlaklara diye, yine ağzımız açık, yine açık ağzımız, yine ağızlarımızdan açılmayan bir sürü pencereler, yine pencereler uçmasına ramak kala, tam uçmasına ramak kala, tam kanatlarını yeni bilmişken, yine pencereler açılmayan, sımsıkı kapalı, kapattırılmış sımsıkı açılmasın diye, ağızlarımızdan içeri güneş, rüzgar, hava girmesin diye, kapatılmışlar akılları yedi devirli yalan yalan makinelerinde yıkananlar tarafından... Oradaydık işte yine, birimiz gözlerini sonuna kadar açmış sularken onların geçmişlerini, sularken tüm organlarını, bir saksıda eli, bir saksıda göğsü, bir saksıda kalbi, bakıyorduk bir yandan ağlama tariflerine, güneş görecekti yaprakları, günde bir okşanacaktı tenleri, rutubet olmayacaktı ruhlarında, sahi böyleydi değil mi sahi, sahi biraz biraz böyle yaşanıyordu değil mi aslında, biraz böyle böyle gülünüyordu değil mi ağılımızdaki güvendiklerimize, biraz çatısı böyle akıyordu bu yaşamların, biraz yetmiyordu damlaların sızıntısına, ne olur du ki bin tuğla koysan, durur muydu o çatının çığlığı, o çatıların pırıl pırıl ağıtları. Evet doğrudur, oradaydık yine, bize doğru gelen düş vagonları bazen acıtırken işte, kara kara dumanlarıyla, raydan çıkarken işte o berrak gözler, rayllarıı parçalıyorlarken işte ezberci ihtiraslarıyla, rüyalarımıza bir perde inerken o banliyölerde, öyle kocaman, rengi çalınmış bir perde inerken kursaklarımıza. Oradaydık nefeslerimizi kısıtlı kullanırken, tasarruf olsun diye sırayla nefes alırken, ded, birimiz : - sahi öldük mü biz? dedi diğerimiz : - ölenle ölünüyor muydu unuttum bak şimdi dedi. ötekimiz : "niye öldük ki biz kendimize şimdi" dedi Oradaydık yine, sımsıkı giyindik mevsimlerimizi yine, bilirdik işte biraz nankördü bahar, oradaydık annelerimizin nasihatı iç cebimizde : "aman oğlum sıkı giyin üşütürsün" sıkı sıkı giyindik yitmelerimizi, yitişlerimizi, merak etme anne dedi birimiz : "geç kalmam, gelirim hayat bitmeden..." merak etme baba dedi diğerimiz : "sen kepenkleri aç, ilk kasırgasız rüyanda oradayım" Oradaydık belli belirsiz, kıpkırmızı bir gölün yüzeyine bağdaş kurmuş, düşünürken kundak kokusunda sılalarımızı Oradaydık işte bu son cümlede : derken birimiz : "sahi biz neden düşleyemiyoruz, kim aldı yastığımızı suçsuz uykularımızdan?" Oktay Coşar |
?
ki
düş
düşle
düşle ye
düşle yem
düşle yemi
düşle yemiyor
düşle yemiyoruz
düşleyemiyoruz
düşleyemiyor
düşleyemi
düşleyem
düşleye
düşle
düş
ki
?
tebriklerim günün şiirine hayata kattığınız eşsiz cümle güzelliklere iyi ki varsınız marcel dost..:)
sevgim saygım selamlarımla..