SİYER-İ NEBİ-10 (İlk Vahi)Otuz sekiz yaşında çeşitli sesler duydu Işıklar, pırıltılar hayalini süsledi Otuz dokuz yaşında sadık rüyaya doydu Bu rüyalar altı ay manen onu besledi Bundan sonra çekildi ıssız kuytu yerlere Tefekkür ikliminde ram oldu seherlere. Bazen Hira’ya çıkar maveraya dalardı Düşünürdü Rabbinin sonsuz azametini Gördüğü her bir şeyden engin ibret alırdı Halik’ı kâinatın; kavrar merhametini Nurdağı artık ona nurlu bir sedir oldu İbadet, istiğrakla gönlü huzurla doldu. Hirâ dağında iken bazen melek görünür Bazen de sesler gelir ürperirdi derinden Heyecandan, korkudan hırkasına bürünür Elim hasret tütsüsü, tüterdi ciğerinden Bu öyle bir sevda ki bizce tarif imkânsız Eller tutmaz, göz görmez zamansız ve mekânsız. Yıllardan altı yüz on, ay on yedi Ramazan Günlerden pazartesi istisnai gün o gün Nâmusu Ekber Cibril (a.s.) görünüverdi bir an Vuslatı bekleyene işte en büyük düğün İkra; oku denildi, beklenen vahi geldi Nur, feyiz doldu âlem küfrün beynini deldi! Ben okuma bilmem ki! Dedi mahcup şekilde Zira Hazreti Allah (c.c.) yetiştirmişti onu Bilgisi Vehbi idi kalmamıştı okulda Zekâsını meccanen doldurmuştu her konu Cibril (a.s.) üç kere sıktı, üç kere tekrarladı Allahın (c.c.) ismi ile okudu nur parladı. Muhammed-ül emindi ve oldu son peygamber (s.a.v.) Yükü ağır, işi zor hızla gitti evine Dedi; örtün üstümü kokmuştu misk-ü amber Halik’ı değerlerden değer kattı evine Sevindi eşsiz eşi beklediği olmuştu Zaten feyizli hane, sonsuz nurla dolmuştu… Salih Yıldız…14.10.2011 . |