SİYER-İ NEBİ-7 (Çocukluk yılları)Dedesi yüz yaşını aşmış olduğu halde Topladı etrafına cümle oğullarını Gayesi yetiminin rahatı istikbalde Kendince temizledi, düzeltti yollarını. Ebû Leheb’e dedi sen zenginsin ve lakin Merhametin çok azdır üzersin torunumu Sonra Abbas’a döndü sen layıksın, hem sakin Bilirim gözetirsin korursun torunumu Amma çocukların çok ailen kalabalık Yükün fazlaca ağır onlara yap babalık. Ebû Tâlib atıldı babacığım bana ver Fakirim fakat onu korurum gözetirim Hissettirmem yetimlik, emanet-i kardeş der Çare olur derdine gönülden düzeltirim. Yetim, öksüz atıldı Ebû Tâlib’e koştu Dede, torun ve amca hepsi birlikte coştu. Çocukluk yıllarında çok peygamberler gibi Develeri otlattı kırlarda meralarda Rabbimiz yetiştirdi güzel ahlak sahibi O Muhammed’ül emin (s.a.v.) merhemdir yaralarda. On iki yaşlarına geldiğinde amcası Yemene gidiyordu o da istedi gitmek Kıramadı çükü o kardeşinin goncası Öte git demiyordu, mümkün değildi itmek. Bu yolculuk çok rahat ve de çok karlı geçti Sevinçten ve neşeden sanki göklere uçtu. Busra’ya vardı kervan bir yerde konakladı Gördü rahip Bahira fevkaladelik sezdi Kervanın üzerinde bir bulut durakladı Nereye giderse o oda ö yöne gezdi. Bir yemek verdi rahip herkesi davet etti Ebu Talibe çok çok mühim haber iletti. Dedi bu gelecekte ahır zaman nebisi Şama götürme bunu belki bir zarar gelir On sekiz bin âlemde yok bu çocuk gibisi Yahudi kâhinleri belki anlar ve bilir. Dinledi Ebu Talip büyük sözünü tuttu O taşlar arasında emsalsiz bir yakuttu… Salih Yıldız…27.09.2011 . |