TEK HIÇKIRIK
Bir zamanlar Üsküdar’da bir adam vardı,
Zeynep Kamil’de yaşardı. Adam dedikse, okkalı bir adam, Umur görmüş, sıra dışı… Adamlığının yanında hayalleri de vardı diz boyu. Hayallerin en önde geleni, Nur topu gibi bir oğuldu tezinden. Tanrı’sıyla baş başa kaldığı bir gün, Fısıldadı dileğini: Bir oğul bana, lütfen! Ve Yüceler Yücesi lütfettiler, En güzelinden. Adam secdeye kapanarak, Geceler boyu şükretti Tanrı’sına Hiç sektirmeden. O kutlu günün ardından, Sevgi, şefkat, para, pul, mal mülk… Her şeyini sundu Tanrı’sının lûtfuna. Gün oldu devran döndü, Adam Huzur Evinde yaşlandı. Lûtuf sa büyüdükçe büyüdü, Semirdikçe semirdi. Ardından yağmur, fırtına, boran; Sildi süpürdü ne varsa katıp önüne. Ve Adamın ruhu, Tanrı’nın bile beklemediği kasvetli bir kış gecesi, Kahırdan ölüverdi. Ne yağmur ağlamıştı ardından, Ne fırtına, ne de boran. Tek hıçkırık sesi vardı duyulan, Karaca Ahmet’te yatan sahipsiz bir mezardan... Necati ÖZTURAÇ Zeynep Kamil / Üsküdar.-11.Aralık.1999 |