SEVDA MAKAMINA...Sevda makamına Çiseleyen yağmur tanelerinin Toprakla buluştuğu bir şubat akşamında Açmışım gözlerimi bu yalancı Dünyaya. Yoruldum, Örselendim Ne acılara göğüs gerdim Yolcusu gelip giden bu handa. Üşüdüm tir tir titredim kırkikindi Akşamlarının ayazında. Gün kızıla boyandı her akşam Sessizce aştı karlı dağların ardına Minik bir serçe gibi çırpındı, zavallı yüreğim Gecenin karanlığında Bomboş sokaklarda adım adım ilerlerken Bir çöpçüler birde Sokak lambaları şahitti yalnızlığıma. Akrep hızla koşarken yelkovanın peşinde Boşaldı zenberegi Hüzzam makamı tık tak seslerinde kahroldum Gece yeni gün doğumuna gebe Her gece aynı işkence Bitmiyor ki sancıları Bir şimal, bir ay bir de seher yeli, Şahitti doğumu bekleyen umutlarıma. Tutunacak bir dal Sığınacak bir liman aradım Diyordum ki, Uzaklardan gökkuşağı renginde bir ışık doğsa Kar yağmış şakaklarıma. Daral geldi Derinden bir offf çektim Süzüldü yanaklarım da iki damla yaş Ben gözyaşlarımın tuzunu basarken yaralarıma Bir sokak kedisi bir de Köşede duran manolya şahitti acılarıma Gecenin sessizliğini böldü, Yüksek ökçeli bir çift kundura Kendime mekân tutuğum, eski kırık dökük bankın Tam da sol yanında. Namlunun ucuna sürülmüş Bir sevda kurşunu, Hedef yüreğim Maktul yedi dağın ardından Gelen sırma saçlı meçhul sevgilim. Bir titrek ellerim Bir de parmak arasında ki sigaram şahitti heyecanıma. Efsunlu bakışında kayboldum Rotam yıkık yönüm belli değil Yarınım meçhul, sol yanımdan vuruldum. Ben mağdur, Efsun bakışlı dilber makdül, Bulun katilimi! Damgasız mühürsüz gönderiyorum Arzu halimi en yüce makam olan SEVDA MAKAMINA OSMAN BAYLAR… |