Hayat Burda Yirmidört Saat Canlı YayındaGüzel umutların olduğu yerde, emek kirlenmediğinde, ekmek vardır heryerde ve herkese. Tanzanya´da, Somali´de, NewYork´ta, Dubai´de. Ekranlar açık, gözlerimiz dünyanın üzerinde. Şimdi kameralarımız İstanbul´da. Şimdi, canlı romanlardan bir kesit, bir sayfa. Evet İstanbul, çok manyak. Bir adam görüyoruz. Düşünün, yaşı en fazla otuzbeş. Bir adam, altı ay sonra bir zindandan çıkarsan. Bu kadar karanlık olur. Yüzü geceden öte zifir. Elbiseleri yırtılmış. Ayakkabılarının yarısı yok. Sanki, üstüne bir hayat dolusu kül dökmüsşün. Sanki, üstüne dünyanın çöpünü dökmüsşün. Ve bu adam, Eminönü´nde büyük bir marketin köşesinde. Bir eli açık yalvarıyor. Bu adam yaşıyor. Ben insan olduğuma utanıyorum. Sen utanıyorsun, o utanıyor. Ağlamamak için kendimi zor tutuyorum. Sen gözyaşlarını tutuyorsun, o tutuyor. Başımız dönüyor, ekranlar açık. Herkes, canlı bir heykele bakar gibi bakıyor. Şok olmuşuz ama canlı yayındayız. Ekranlar açık. Kimse birşey yapamıyor mu, anlamadım. Anlamadın, anlamıyor. Neden? Sordum kendime, soruyorsun, soruyor. Cevap bulamadım. Cevap yok. Herkes, canlı bir heykele bakar gibi bakıyor. Şok olmusuz ama canlı yayındayız. Ekranlar açık. Hayatımızın anlamı artık hergün biraz daha merhametli olmak olsun... |
Yani şiir de anlatılan vaziyet..
Hürmetle abicim..