AŞK-I BÜLBÜL
Hep aşkımızın meşkinden esen badı sabah,
Bir sabah tufan oldu ayrılık esti. Seni saksıya sıkıştıranlar, beni kafese hapis etti. Ne gücüm yetti kafesi kırmaya. Ne aşkım yetti mecnun misali yanmaya. Sonra zaman dedi senin tenini okşayanlar. Zaman dedi bana ötüşümde içi yananlar. Geçti birbiri ardınca aylar seneler. Geçen zamanlar seni unutmaya yetme diler. Şimdi tomurcuk olmuşsun başka bir bağda. Benimse ölmem lazım kafesten azat olmaya. Hangi bülbül cesaret ederdi seni koklamaya. Hangi el hayasızca uzanırdı seni okşamaya. Bilirim sen narin bir gülsün , Koparıp köklerini gelemezsin. Ne kadar inlesem nafile, Yüreğinde hissedemezsin. Çağırsam gece gündüz seni, Biçare sesimi işitemezsin. Esse şimdi bir deli rüzgar, Sevdiğim gülün kokusunu getirse. Gitse başımdan evin koca karısı, Sorup soruşturup haberin getirse. Senden bana bir nişan bir nesne getirse. İntihar tek çare olmazdı belki, Seni bana geri getirse... |