KANDİL SÖNECEK
Binbaşımıza bin baş düşmeden,
Soğur mu bu yürek, kandil sönmeden... Altı bin beşyüz verilen şehit, Soğur mu bu yürek, kandil sönmeden... Ateş hep düştüğü yeri yakarken, Yetkili, yetkisiz bomboş bakarken, Toprak için toprağa kan akarken, Soğur mu bu yürek, kandil sönmeden... Nokta atışı var, istenen yere, Duyduk ki, dört yüzü serilmiş yere, İçerdekiler ne zaman düşecek yere, Soğur mu bu yürek, kandil sönmeden... Kertenkele bunlar, kuyruk kopsada, Başı ezilmezse yeniden uzarlar, İnlerine girer, fırsat beklerler, Soğur mu bu yürek, kandil sönmeden... Dağdaki adeta ölüme kurgulu, İçerden söylerler barışa vurgulu, Her kahpe kurşun kırar bir gülü, Soğur mu bu yürek, kandil sönmeden... Timsah göz yaşına aldanmayalım, Hukukla çözülmez, inanmayalım, Doymadılar kana, umutlanmayalım, Soğur mu bu yürek, kandil sönmeden... Bir yanda millet, karşıda ne var, Altı bini dağdaymış, olsa ne yazar, Bunları şehit anasının göz yaşı boğar, Soğur mu bu yürek, kandil sönmeden... Bazı aydınlar(!) diyor ki, barışalım, Silahı bırakıp, oturup konuşalım, İnsanla konuşulur efendiler insanla; Soğur mu bu yürek, kandil sönmeden... Bu canilerin başı emniyette, Keyfi yerinde, sağlığı afiyette, "ŞEHİT" var, sıra diğer "MEHMET"te, Soğur mu bu yürek, kandil sönmeden... Bunlar terörist ise, adresi belli, Savaşta isek, hedefler besbelli, Millet Türk Milleti, ordusu belli, Soğur mu bu yürek, kandil sönmeden... Tevfik ALBAY |