HASRETE MAHKÛM
Sessizce giriverdi araya yollar, göz göze, el ele değmedi bile,
İçim buruktu, gözlerim ileriye bakarken, gönlüm bakıyordu geriye... Gece, yerini sabaha terkederken, aydınlığa inat kara idi her yer, Anladım, kara bahtımın kara talihi kara ile aydınlanıyordu yer yer... Yoldayım ya, sendeyim ben, yarımım, beden bölünmese de ikiye, Gönül bedenden ayrılabiliyormuş, beden hasrete, gönül sevgiye... Bilirim, ben hasrete mahkûmum, gönlüm sevmeye mahkûm, yapayalnız, Hüküm belli işte, yaşamak lazımmış kaderi, yine yalnız, yine yalnız... |