ADRESSİZ SOKAKLAR
adressiz sokaklarda
bir üniversite gençliğini yaşadık kan revan ateşler içinde bir üniversite gençliğini yaşadık kanadı kırık bir kuş gibi... bir hayat üniversitesi yaşadık adeta bir derya gibi... bir hayat üniversitesi yaşadık adeta yaşamın gizi gibi... bazen köprü altlarında kimsessizlerle beraber tren vagonlarında sabahladık bazen uçurumların kıyısından geçerek yaşamın olmadığı mahzenlerde akşamladık bazen de demir parmaklıklar arkasında hasret giderdik bazen ensemizde namlu ucunun soğukluğunu hissedip ölümle burun buruna geldik bazen bir rüzgâr, bir ıslık olup silah seslerinden kanatlanarak uçtuk bazen de bir türkü olup sevdalara karıştık bazen yollarda bir mecnun gibi ordan oraya savrulduk bir umut arar misali bazen kederde bazen hüzünde bazen de umutlardaydık öyle bir umut ki hafızamıza yüzde yüz bir yerleşmişlikle öylesine bir gençlik yaşadık bir üniversite gençliği ve bir üniversite öğrenimini yaşadık kahpe vuruşlarda, hain tuzaklarda yara aldık toplumun hançeriyle bize miras bırakılan o zehir zemberekli örf ve adetiyle yara aldık devletin meşhur töresiyle yara aldık ve imhalara uğradık devletin eli kanlı cellatlarıyla kimimiz iş başında ve masa başında kimimiz tarlada, bağda ve fabrikada kimimiz darağaçlarında ve işkence tezgâhlarında kimimiz demir parmaklıklarda ve vatan korumada kimimiz gecenin karanlığında ve adressiz sokaklarda faili meçhule gittik öylesine yaşadık bir gençliği kan revan içinde suladık bereketli toprağımızı kızıl kanımızla Şükrü Bulut, Kenan Dayı, Nuray Erenler’in akan kanlarıyla üniversite gençliğini yaşadık Doğan Öz, Yalçın Sanalan, Cavit Tütengil Muharrem Aksoy ve daha nicelerinin kanları akıtıldı peki bunların suçu neydi ve niçin öldürüldüler sözüm ona devletin üstünde, sürekli gizli hayaletler uçuyordu tüm bu kirli işleri hep görünmez hayaletler yapıyordu gölgenin arkasında da kimlerin olduğu gizleniyordu böylesi ortamlar içinde bir üniversite öğrenimini yaşadık kan revan, ateşler içinde kanadı kırık bir kuş gibi... Hasan DAL Doğuş |
UMUT ve DOSTCA