KOZA
Gölgesi sabırsızlıkla yürüyüşe çıkmayı bekliyordu bir kenarda
Bir türlü yüzleşemedi vedalarla... Görmezden geldiği o son; burnunun ucuna dikilse bile. İster istemez ördü inziva kozasını. Yeni bir ben için eskinin kuruyup solması gbi... Ne yöne giderse gitsin içinin derinliklerindeydi yolculuk. Titreyen kirpiklerinin arasından anılar süzüldü sallanarak Henüz havada kağıda dökülmemiş sözcükler asılıydı Oysa o ucu kırık bir kalem gibi yazamamıştı hiçbirini... Yitirdiği ; bazende yanlış yere koyduğu bir yığın şey gelip geçti aklından. Kendini parçaladı önce... Sonra uyumlu bir biçimde yeniden bir araya getirilmiş ,aydınlanmış hissetti ruhunu.. Yıllar törpülerken çok değişmişti yaşama bakış açısı Dikene bakıp gülü; geceye dalıp gündüzü düşündü umutla Çözdü o an vesvesenin kördüğümlerini... Ve ...bir gün rengarenk kanatlarınla... Kelebekler kadar özgürdü... Uçtu uçtu... Masmavi göğe; günün limoni ışığına,yemyeşil otlara; Bembeyaz köpüklerle kıyıya vuran dalgaları izledi mutlulukla. Yüreği ilahi aşkla yanarken Sonsuz sevgiyi ikram etmekteydi gülen gözleri NEŞE KIZILYAR can kalemlerden altın damlalar ...................................................................................................... eskilerden kalma kırılmış düşünceler olgun bir yüreğin tedavisinde artık kırılırken yürek küçük kelimelerden şimdilerde darbelerde gelse umutlu gelecekten yenilikçi bir yürek takmış gögüskafesine hiçbirşey için üzülmeye degmez hayat ne kadarda güzel gülmek nekadarda huzur veriyor insana..............mavi gözyaşları ........................................................................................................ |