ERCİYES DAĞININ ETEKLERİNDE
Aralıksız on dört sene gezmişim,
Erciyes dağının eteklerinde, Gitmeyince tatlı candan bezmişim, Erciyes dağının eteklerinde. Haftalar öncesi başlardı coşku, Olmazdı yürekte zerrece kuşku, Terennüm ederdik birlikte aşkı, Erciyes dağının eteklerinde. Kurultaya ta Cumadan başlardık, Kavurma kavurur, mısır haşlardık, Birlik olur birlik şeytan taşlardık, Erciyes dağının eteklerinde. Sabahlara kadar durmazdı şenlik, Herkes sayar, sever, olmazdı benlik, Kimsenin aklından geçmezdi hinlik, Erciyes dağının eteklerinde. Tüm teşkilatların çadırı vardı, Teşrif edenlerin sadır’ı vardı, Her insanın ayrı kadir’i vardı, Erciyes dağının eteklerinde. Pazar günü sabah gelirdi Başbuğ, Karşılardı onu yaveri baştuğ, Sallanırdı daim başlardaki tuğ, Erciyes dağının eteklerinde. Kurardık çadırı, demlerdik çayı, Gelen selam verir, artardı sayı, Halka genişlerdi, kırmazdık yayı, Erciyes dağının eteklerinde. Daim pankartlarda olurdu gözüm, Olduğundan fazla yumşardı sözüm, Ne varsa ortaya açılır özüm, Erciyes dağının eteklerinde. Dağ, taş, dile gelir, inlerdi Tekir, Yağ eridi bitti ortada hekir, Şimdilerde yiğit görülür hakir, Erciyes dağının eteklerinde. Depreşti dertlerim şölen gününde, Kanaatim son bulduğu yönünde, Oğuzsoylum sitem etti sonunda, Erciyes dağının eteklerinde 03.08.2011 |
hatırlanıldıkça hey gidi günler demekten kendimzi alamayız
tebrikler selamlar