Terk'i İstanbul
Sabahın koynundan
Yükselmeden güneşin sarı yüzü Ardımdan bile bile itti beni Rumeli’nin rüzgârı Gözlerime kararmış kan topakları birikirken Yürüyen hiçbir şey yoktu ardım sıra Ne son hayata doğru Ne de yeni bir başlangıç bir başka zamana Göç çığlıklarıyla kararan adımlarımda Ayak parmaklarımı hissedemedim bir ara Çağırıldığım yere giderken Öldürürken gülümseten tek ölümmüş Seni düşleyerek yokluğun koynuna sokulmak Tattığım bu soğuk serinlikte Vardan yok olmak Yılların vaveylasında tevafuk düşlerimde Gülhanede bir kır kahvesinde otururken Sarayburnundan serenat yapmıştım silüetine Dokuzuncu senfoniyi mırıldanırken dalga seslerin Tılsımlı yüreğinin melodisini duyuyordum Veda buselerimde Gördüğüm son görüntü Beylerbeyi sahiline sırnaşan bir vapurdu Bağrıma sarılıp kabaran bir tuğyan Marmaradan yükselen buhurdu Bu kancık şehrin ferimi eriten özüydü sanki Direnmek, direnebilmek Her lokması zehirli şehre Öyle diyordum ya kendi kendime "Umut sende,, Galatadan seyre dalmıştım vakur bakışlarımla Umutla sarnıcına dolandığım günlerimi Nereden bilirdim beyoğlu sokaklarında kör dehlizlerde Adımın her harfini bıçaklayacağını Her dem vurduğumda ulan İstanbul Her sütunun her adımın metafiziği aşarken İhtişamına aldanan bir seyyahtı tenim Leyli leyli Tunç kanatlı bir kartal edasında bırakmıştım Yedi tepesinide Şaşkın iklimlerle başlayınca savaşlarım Bıldırcın kadar çaresiz yakalandım senin ellerine Çeperimde ayaklarıma doladığım iplere teslim olurken Üveyliğim senden doğdu iliklerime Kapattığın kafeslerde muhacir kalırken Bitti ! Öpüşmeyeceğim artık zemherinle Dudaklarımın kıvrımına sakladım kavlimi Bıraktım siyah çelenkleri gönlüne Gidiyorum Ey İstanbul O koskoca yüreğine bir benimi sığdıramadın.... Kıymetli şair dostum, Faruk CİVELEK beyefendiye bu muhteşem düet için teşekkür ediyorum..... Neşe CÖMERT_Faruk CİVELEK 15 eylül 2010 |