aykırı
tutma zamanıydı
ayakları
baş ayrı yerde
ayak ayrı yerde
koşmalıydı
gecelerde...

fazladan söylenmiş
söz gibiydi
bakışların
gitmeye hazır
ölü kanatlar gibi
dağınıktı
varlığın..

ben
şekilsiz
dar
ve
tozlu yollarda
siyah gözlüğünü yitirmiştim
senin..

hiç bir kütüğe
kayıtlı değildi
gözlerin

ve
hiç bir yangında
küle karışmamış
düşüncelerin..

tırnak uçlarına
yer etmiş
noktalar var
belli belirsiz
bir baykuş kadar
uğursuz
ve
bir baykuş kadar
yalnız..

şimdi
müsvedde bir kağıt gibi
buruşturup
atarsın
tutunamamışlıkları..

hep aynı yerde
olmasa da
aynı rüzgarın kırdığı dala
tutunur
azgın kanıksanmışlıkların..

ikinci bir soru sormalıydı
belki
bir sır vermeden
önce yüreğin..

dipnota düşen
harfleri görüyor musun..
onlarla
tekrar bir şiir yazacağım

sadece
maviye dair...

03/08/2011
ödemiş