(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Salıncak zinciri şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Salıncak zinciri şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
En azından yürekleri özgür martıların,, gökyüzünde özgürce kanat çırpıyorlar,,, keman sesi de çığlığı anımsatır bana. Ayrılık de öyle. Yeter ki gönüller demirlenmesin,,, demirlendi mi pas tutar çünkü. Bu çığlık bitmez...
Düşündükçe çoğalıyorsun şiirlerde sevgili yazarım :) Bazen kanayana dokunuyorsun bazen de yaşamın en ücra köşesinde kalmış bir gerçeğe. Şaşırmıyorum bu güzel ve etkili anlatım gücüne.Yarın kim kime benzer bilinmez:))
Farklı (En azından benim için) tarzınızla yine döktürmüşsünüz.. :) siz bu denizde özgürce dolaşıp harikalar yaratabilien martıların olduğunu bize gösterirken şiirdeki martılara inanmak ne mümkün! :)
Şiirlerime ilk yorumu yazan benim için değerli sayın Martı yazarım.. Teşekkürler.. :)
İSTANBUL RÜYASI ( Şiirin Hikayesini Görmek İçin Tıklayın )
Şiirin Hikayesi
"İstanbul" konulu şiir yarışması İstanbul'a olan sevgimi dile getirmek için vesile oldu.. Şiirim ile mansiyon ödülü almam da benim için büyük bir onur oldu..
Teşekkürler
Üç yüz bin yıl önce Yarımburgaz denen bir yerde, Üç beş tane hane, birkaç çanak ve de çömlek… Tam o anda giyiyorum ışıktan bir gömlek; Kayboluyor Yarımburgaz birkaç saniye içinde.
Gece üç suları Çanakların yerini kilise çanları almış, Hanelerin yerinde Byzantium esmekte. İmparator tahtında bir hayli sıkıntılı; Constantin gelmiş kapıya dayanmış.
Hipodromlar, sarnıçlar derken; Gece beş sularında Önce Galata sonra Ayasofya yükselirken, Buluğa eriyor Constantinopolis usulca.
Öğle vakti, hava bulutlu ve de puslu. Buram buram ölüm kokuyor. Ak gerdanı al gerdan olmuş, İstanbul... Haçlılar -katiller- mazisini arıyor. Olan İstanbul’a -maktüleye- oluyor.
Bir curcunadır sarmış İstanbul’u ikindi vakti. Şehri sarmış kocaman bir ordu, önlerinde Fatih. Yirmi dokuzuncusu bu ama öncekilerinden bol. Çok geçmeden çan seslerinin yerini ezan sesi alıyor, Kulağına fısıldanıyor sanki Constantin’in; İslambol!
Akşamüzeri on altı sularında Ayasofya ağlıyor, Yalnızım diyor ve bir yoldaş istiyor. Sultan Ahmet anlıyor, söylüyor Sedefkâra; Sultanahmet dikiliyor Ayasofya’yla yan yana.
Saat on yediyi yeni geçmiş İstanbul renk cümbüşü. Kırmızı, sarı, siyah rengârenk laleler bir sürü. Öyle bir devirde halk refah içinde. İğreti bir tebessüm İstanbul’un yüzünde.
İstanbul’un boynu bükük, mağrur, susuyor. Eller el atmış İstanbul’a boğazından sıkıyor. Başkent Ankara olmuş, İstanbul’u savunuyor. Asırlık unvanını kaybederken İstanbul, Özgürlüğüne kavuşuyor.
Saat yirmiye az kala; Bir köprü beliriveriyor ak gerdanında. İstanbul’un dört bir yanında Gökdelenler yükseliyor yırtarcasına.
Uyanıyorum uykumdan saate bakıyorum. Yirmiyi on bir geçiyor, bir gündür uyuyorum. İstanbul gülümsüyor pencerenin ardından. “Acaba” diyorum haber etmiş midir rüyamdan?
Koşuyorum pencereye, kavuşmak için şehre. Kaldığım yerden devam etmek için belki de! Yalılar bana bakıyor, gülümsüyor Marmara. Vapurlar “Hoş geldin” diyor bağıra bağıra.
İstanbul… Güzel bir kız gibi, hayallere konu. Her şeyiyle modern, tarih kokulu. Her şeyiyle zengin, evsizleriyle bile. Her şeyiyle güzel, bir o kadar da yüce. Her şeyiyle rüya, gerçeklerle dolu.
Hatta muziyde de 7 ses var. Tüm seslerin esası bu notalar yuzerinde kurulur. Zencirin sesine benzeyen çoklu-çooklu-çooooklu sesler var. Şiir şu demekse vay haline şiirimizin.
Hatırnıza deymek üçün yazmadım. Bir fikiri ifade etmek üçün sizin kibi adi sözlede demek olar. fikriniz iyidir. Kötü olan şiirin formasıdır. Şiirde fikiri ifade etmek üçün onun felsefesi evvelce karanlık sonra gelen kibi bezedilib felsefesini açmak lazımdır. doğru söz incitir. Bir sana ait deyil. bu sitede bele şiirler çokdur. Ve onların hepsini zaman unutacaktör. İncimeye deymez sayın şairim.
martı sesleri... martılar... ne çok severim onları bir bilsen.. bu sevgimden ötürü kullandım onları zaman zaman çiziktirdiklerimde zaten... ama, zincir gıcırtılarını sevmiyorum be bacım... vallahi nefret ediyorum onlardan... hep özgürlük engelleyicisiler gibime geliyor öyle sinir bozucu sesler...velhasılı özgürlüğü ve özgürsüzlşüğü temsil eden sesler nasıl bütünleşti senin duygulasrında ki?... sevgi ve saygıyla...seni sevmeye devam ediyorum...
SAYGILARIMLA