VİTRİNDEKİNEHer sabah o pasaja giriyorum,görmek için seni. Kıyafetinin tozunu alırken,kıskanıyorum sahibini. Gözlerin,fındıklı kahve gibi tatlı bir kahve tonu, Kirpiklerin,onların karşısında eğilmiş,aşağı ve yukarı doğru. Gülümseme veriyorlar yüzüne,sen hiç gülmeden, Dudakların pembe pembe,dilini hiç sürmeden,ruj dahi değdirmeden. Hiçbir şey solumamış ağzın ve burnun, Ah ne güzel duruyor,iki yanağında iki minik kuytun! Yaradılıştan duru,allıksız al,al yanakların, Hırsızlık ettirecek bana,o kırmızı elmacıkların. Sanki evvelden ölüp,tekrar dirilmişçesine, Bakışların,hayatın bir hayal olduğu bilincinde. Üstündekiler hep değişiyor,yeşilli,kırmızılı, Hepsi de eşarbın gibi göstermiyor hiçbir yanını. Her Cumartesi param yettikçe giriyorum dükkanına, Sanki bir eşim,yarim varmış gibi elbise alıyorum birkaç parça. Gizlice yaklaşıp sana,öpsem cansız yanaklarından, Tekme tokat mı yerim acaba,müşteri halkından? Gece yarısı yine geliyorum görmek için seni, Kırmak istiyorum camları,parçalayasım geliyor kepenkleri. Bakma vitrinden masumca,bu ben gidiyor benden, Aşığım işte sana,ne olur canlanı versen? |