Gel artık!
Kırık kalemimin gözyaşlarıyla ıslandı,
Yalnızlık şatomun duvarları. Kanayan yüreğimin kan kırmızısı, Ateşini giyerken yitik düşlerimin silueti; Kanadı kırılmış bir kuşun, Resmini çizdi aşk aynasına ressam ruhum. Uzakları yakın et; gel artık! Sensizliğin dayanılmaz karanlığında, Müebbet aşka mahkûm olmuş, Çilekeş kalbim sevdalarının notalarını, Hücresinin duvarına yazdı, kanayan parmaklarıyla. Feryadı yükselirken mutsuzluktan, Şikâyet eden bestekâr gönlümün, Umut sokağında yankılandı, Seni çağıran türkülerimin hazin nağmeleri. Uzakları yakın et; gel artık! Kırık camları süpüren, Bir çöpçünün ezikliğindeki, Çocukluğum saklambaç oynadı sonsuza dek, Prens ve prenses kahramanlarıyla. Uzakları yakın et; gel artık! Zamanın ırak yalnızlığındaki ruhlar bulvarındayım. Hasret türküleri besteleyen, Kalbimin çığlıkları yankılanıyor, Çıkmaz sokakların kuytuluklarında. Unutulmuş şarkılar hatırına uzakları yakın et; gel artık! Evrenin beyaz karanlığında, Derin uykuya dalmış ırak umutlar ülkesindeyim. Ücra düşlerim fethedilmeyi bekliyor. Uzakları yakın et, gel artık! Sensiz geçen günlerin anlamsızlığını duyumsuyorum, Tüm benliğimle. Uzakları yakın et, gel artık! Sami Arlan.. |