Düşlerde mülteci olmak
Bir çığ gibi aktı zaman şimdi
Nerde bildiğim doğrular Avuçlarımda zamanın ayak izi Ağlayan anılar eşliğinde Eşkıyayım geceye Kıt kanaat açılıyor düş kapısı Hey arada sırada ışığını yansıtan mehtap Ayaklarından zincirler sarkıyor Gözlerin fal taşı Düştükçe düşüyor şimdi Papatyandan yapraklar Bir sır kapısı daha eklendi defterime Güneş koynuna girerken denizin Bana siyahtan bozma kırmızısı gurubun Sür bütün atlılarını düşlerimin üzerine Kahraman eşkıyalar Sahte ışıklarla türedi Geçici sürgünün kalıcı izleri bunlar Ve umudun falında sekiz renk cümbüşü Yine bu gece Mecazen yaşamış yedi düvel soytarısı Hikâyelerdeyim Dudak boyası kıvamında Göz sürmesi kadar kara Hey hat yalan bütün hepsi Ne hayata bağladığım düşmüş Pamuk şekerinden çalınmış tat dimağımda Hangi eğrinin doğrusundan yol bulsam Doğrular eğilmişken başını yerlere En güzeli düşlere mülteci olmak ya Ser verip sır vermeyen aklıma Nasıl bir urbadır ki dar gelir sözler Dünden anaforlar saldırmışken içime Şükrüne sığınmış minik kalbim Hadi aç yine avuçlarını |