özelinize yazmak isterken hatlar karıştı kusura bakmayın.:(

Yol gösterici yapıcı eleştiriniz için müteşekkirim. Hece vezni ile gazel yazmaya gayret ediyorum.Bu konuda eleştirilerinizi lutfedip, tenezzül edip bildirirseniz gerçekten çok sevinirim. Şiirde ekolu olmayan bir zamanda yaşadığımızı düşünüyorum. Sırf bu nedenle bile üstad yol göstericiliğine muhtacım.

Mesaj sayfamdan teknik bir sorundan dolayı(sanıyorum) bir türlü mesaj gönderemiyorum. Bu yüzden bu sayfayı kullanmak zorunda kalıyorum. Anlayışınıza sığınarak bir görüşümü sizinle paylaşmak istiyorum. İlgilenirseniz sevinirim.

Vezni ile Gazel

Divan Şiirimizi yeniden ihya etmek belki mümkün olmayacak fakat Atillâ İlhan'ın yaklaşımı doğrultusunda yeni bir anlayışla ve yeni bir beğeni ile halkımızla buluşturmak mümkün olabilecektir. Bu düşünceden hareketle hece vezni ile yazdığım GAZEL denemelerimi eleştirilerinize sunuyorum.

İlgileneceğinizi ümit ediyorum.

Saygılarımla.

Turhan Şahin

e-mail:

Gelir

Hakka saygı duyan sıradan gelir.
Aç gözlü olanlar aradan gelir.

Emek harcamadan zengin yaşayan
Değirmenin suyu nereden gelir.

İçin için yanar tükenir odun
Karanlığa ışık çıradan gelir.

Denizin ırmağa çağrısı var ki;
Boz bulanık sular karadan gelir.

Hayatı, insanı, yanlış anlayan
Sanırsın mutluluk paradan gelir.

Vicdan adaletin özü sayılır
Kişinin erdemi buradan gelir.

Kendine zulmeden nice haydudun
Gelirse hakkından Yaradan gelir.

Turhan Şahin


Olursa

Dere yatağına sakın ev kurma,
Sel alır götürür taşkın olursa.

Fırıncı ekmekte ehil sayılmaz,
İçi hamur dışı pişkin olursa.

Şehirde yaşayıp köylü kalanın,
Acınır haline şaşkın olursa.

Yılkıya saldığın atı git getir,
Aşırır dağları eşkin olursa.

Menzile eremez her yola çıkan,
Ahlâkça, edebce düşkün olursa.

Mülküm var diyerek övünme boşa,
İçi sevgilisiz köşkün olursa.

Bizler bu âlemi seyrâna geldik
Doyulmaz tadına coşkun olursa.

Değişme dünyayı köhne cennete,
Servi boy, bal dudak aşkın olursa.

Turhan Şahin

Bilmez

Tuz ekmek hakkını banmayan bilmez.
Temizlik imandan yunmayan bilmez,

Senin kıymetini zülfü perişan,
Aşkınla tutuşup yanmayan bilmez.

Gönül mihrabına yazıp adını,
Her zaman her yerde anmayan bilmez.

Çölün yağmurunda bir hikmet gizli,
Leylâ diye içip kanmayan bilmez.


Sana giden yolun mihnetini dost,
Uçaktan, trenden inmeyen bilmez.

Efil efil poyraz kokunu taşır,
Yönünü kuzeye dönmeyen bilmez.

Seheryıldızından bir sır öğrendim,
Güneş doğar iken sönmeyen bilmez.

Turhan Şahin



Gönülden Geçenler

Eşya baskısından kaçabilseydim
İnciyi denize saçabilseydim

Saçlarıyın durulama suyunu
Ölümsüz olurdum içebilseydim

Akıl fikir aramızda bir engel
Gönül makamına geçebilseydim

Tar u mar eylemiş zülfünü rüzgâr
Gümüş tarağınla açabilseydim

Zalim felek gösterirdim gününü
Yerini yurdunu seçebilseydim

Niyetlenmiş Cânân yaylaya göçe
Hüması olurdum uçabilseydim


Turhan şahin


Bulamadım

Cânânımdan özge can bulamadım
Menzilin sonunda han bulamadım

Karanlık geceler bitmek bilmedi
Sabrıma sığındım tan bulamadım

Hekimler çaresiz kaldı yarama
Bir damlacık olsun kan bulamadım

Koyun kuzu verdi yüce Yaradan
Boynuna takacak çan bulamadım

Emeklerim zayi oldu dünyada
Nâdânlar içinde şan bulamadım

Zamanı durdurmak geçti gönlümden
Meğer gafilmişim an bulamadım

İnsana yaraşır bir hal aradım
Hüsnü zandan alâ zan bulamadım


Turhan Şahin

Ellerin

Merhametten yana bakmış ellerin
Karanlığa ışık yakmış ellerin

Zevk verir insana izlemek Şahım
Kırlangıç kanadı takmış ellerin

Beş parmağın beşi aynı hizada
Suları avcunda bükmüş ellerin

Bahçenden dostuna taze gül sundun
Cânân kırmızı gül kokmuş ellerin

Kalem parmakların ahenk unsuru
Halılara nakış dökmüş ellerin

Bir leylak fidanı aldım götürdüm
Zarafet sembolu dikmiş ellerin

Adalet asalet erdemin senin
Neyi pay etmişsen hakmış ellerin

Rüya düş arası öpeyim dedim
Açtım ki gözümü yokmuş ellerin

Turhan Şahin

Olsaydım

Hep gönlümden geçti munis-i cânım
Beben olamadım baban olsaydım

Karışsaydım emeğine terine
Yorgun ayağına taban olsaydım

Ben çaresiz kaldım sen dağda kaldın
Sığındığın evde soban olsaydım

Bir hoyrat rüyanda öptüyse seni
Gonca dudağında çıban olsaydım

Şimdilerde Başkent haydut yatağı
Yitirip aklımı yaban olsaydım

Devlet ricalinden sıtkım sıyrıldı
Toros dağlarında çoban olsaydım

Turhan Şahin

Üzere

Çektiğim çileler az geldi bana
Gönül çıkmaz yola sapmak üzere

Herkes meşrebince bir hayat yaşar
Avcılar avını kapmak üzere

Mermeri kıymetli bir dağa çıktım
Yârin heykelini yapmak üzere

Gölgeni sakladım pamuk içine
Akşamdan sabaha öpmek üzere

Yüzüme bakanlar sakin sanıyor
İçimde fır kopmak üzere

Turhan Şahin

Dostun Eşiğine Varılmayınca

Dağılmaz efkârın zamane genci
Muhabbet sofrası kurulmayınca

Önemli kararlar almaya kalkma
Zihninde karmaşa durulmayınca

Bu zamanın aşkı üç gün sürüyor
Ceylan gözlü Şaha vurulmayınca

Hab-ı gaflet olur ömür dediğin
Halvette yâr ile yorulmayınca

Aşk sabrın meyvesi tadayım deme
Nar gibi ortadan yarılmayınca

Telefon internet kandırmaz beni
Ahvalin dudaktan sorulmayınca

Gönül yarasına derman bulunmaz
İnce belli yâre sarılmayınca

Ne ihtiyaç biter ne de ihtiras
Dostun eşiğine varılmayınca

Turhan Şahin

Bulunur

Dost ile sohbetin sürekli olsun
Yoksa aranızı bozan bulunur

Turist gibi gezme kendi ülkende
Gafil mezarını kazan bulunur

İşgüzarlık edip ucuza gitme
Bir kalemde seni çizen bulunur

Marifet olmuşsa haksız kazanmak
Murdar iştah ile gezen bulunur

Hukuk düzenini hakim kılmazsan
Gücüne güvenip azan bulunur

Mecbur kalır isen dağlara yaslan
Efenin yanında kızan bulunur

Vatanı canından aziz tutarsan
Senin destanını yazan bulunur

Turhan Şahin

Ne Olur

Kem gözlerden sakın Şahım kendini
Sözümü yabana atma ne olur

Akıl vermek değil hâşâ muradım
Hilâl kaşlarını çatma ne olur

Hazcı düşünceyi baş tacı edip
Sonra pişmanlığı tatma ne olur

Sümbül saçlarına imrenen çoktur
Rakibin gözüne batma ne olur

Tanrı şahidimdir gönülden sevdim
Kalbine şüpheyi katma ne olur

Kusur eyler isem uçur boynumu
Köle pazarında satma ne olur

Kıymetini bilmez incitir seni
Hoyratın koynunda yatma ne olur.

Turhan Şahin

Şimdi


En yüce değeri emek bilmedik
Pişmiş ekmek çiğin elinde şimdi

Delikanlı işsiz kahveden gelmez
Evin idaresi gelinde şimdi

Kızların elinde ters dönmüş fincan
Kurtuluş falcının dilinde şimdi

İlgisiz bilgisiz nice genç gördüm
Gözü komşusunun gülünde şimdi

Zengin memleketin fakir yurttaşı
İşçi ecnebinin ilinde şimdi

Halay çekilirdi davul zurnayla
Başka nağme sazın telinde şimdi

Vatan toprağına yan baktırmayız
Erozyon baharın selinde şimdi

Budamadık bağı harıç bıraktık
Bir salkım üzüm yok dalında şimdi

Köylü toprak ile haşır neşirdi
Onlar da kentlinin yolunda şimdi

Güzel kızlarımız dünya tatlısı
Lâkin yabancının kolunda şimdi

Turhan Şahin

Gördüm

Her neye bakarsan senden iz taşır
Hilkatin sırrını gözünde gördüm

Tebessüm ederken ışık saçarsın
Sevinci neşeyi yüzünde gördüm

Bir oğlan bir de kız ikiz doğurdun
Şahım bal damlanı kızında gördüm

Kanatlanıp uçtun dağdan denize
Melekleri bile izinde gördüm

Gerdandan göğsüne sızan terini
Akdeniz’in yoğun tuzunda gördüm

Yastık niyetine başımı koydum
Uyandım güneşi dizinde gördüm

Tökezledin düştün bir sabah erken
Yüreğim kanadı sızında gördüm

Yüzüme gözüme şifayı dostum
Çıplak ayağının tozunda gördüm




Turhan Şahin

baldamlası: Üst dudakta baldamlasını andıran, burun delikleri altından ağıza doğru uzanan kanal

Bitmesin

Asyanın en güzel kızı n’olur sende naz bitmesin
Kölen olayım kapında bendende niyaz bitmesin

Üç yaylada yedi dağda yolları kapatan iklim
Rakiplerin kapısında kara kış ayaz bitmesin

Mekân bana cennet olur şah-ı hubânım yanında
Eller ne diler bilemem bizim için yaz bitmesin

Sevgililer ayrılınca zalim felek şâd olurmuş
Yerle yeksan olsun felek dudaklarda haz bitmesin

Âşıklar bezmine gelen şüphesiz ki pervânedir
Can vermekle şule artar can verelim az bitmesin

Su kendine yol bulur ya bir göle ya denize
Aşkın beslendiği kaynak ruha gıda saz bitmesin

Hüzün besler gönlümüzü gizlemeye yoktur hacet
Gün batsa da gün doğsa da semada hicaz bitmesin

Turhan Şahin


Gördüm

Her neye bakarsan senden iz taşır
Hilkatin sırrını gözünde gördüm

Tebessüm ederken ışık saçarsın
Sevinci neşeyi yüzünde gördüm

Bir oğlan bir de kız ikiz doğurdun
Şahım bal damlanı kızında gördüm

Kanatlanıp uçtun dağdan denize
Melekleri bile izinde gördüm

Gerdandan göğsüne sızan terini
Akdeniz’in yoğun tuzunda gördüm

Yastık niyetine başımı koydum
Uyandım güneşi dizinde gördüm

Tökezledin düştün bir sabah erken
Yüreğim kanadı sızında gördüm

Yüzüme gözüme şifayı dostum
Çıplak ayağının tozunda gördüm

Turhan Şahin

Aptal Kutusu

Davetsiz misafir evlere girdi
Aramıza kalın duvarlar ördü

Kuruldu oturdu zorba odaya
Zorladı milleti en son modaya

Kayıp olduk ekrandaki gailede
Sağlıklı ilişki koptu ailede

Eğitim aracı olacak sandık
Tatlı yalanlara çabucak kandık

Yazılı kültürden düştük uzağa
Hem uzağa düştük hem de tuzağa

Reklam arasında dizi izlenir
Asıl maksat reklam amaç gizlenir

Vazgeçilmez oldu işin kötüsü
Televizyon denen aptal kutusu

Turhan Şahin

Gidelim

Bu adres de yanlış ey hırçın gönül
Bağrına kara taş bas da gidelim

Hep iyimser oldun hep pişman oldun
Böylesi kadere küs de gidelim

Buz üstüne yazı yazdın yılmadın
Yeter umudunu kes de gidelim

Her gün zehir içtin kızılcık saydın
Kalaysız kaplara kus da gidelim

Suskunluğun sesi ayazlı gece
Gurur yapma artık pes de gidelim

Taammüden işlediğin suç için
Bahane arama sus da gidelim

Şahın son arzuna boyun eğerse
Kendini saçına as da gidelim

Turhan Şahin

Sitemnâme

Aramızda kalsın kimse duymasın
Kahpeye benzetmiş seni erenler

Oruç tuttuğunla bayram etmezsin
Haksız da sayılmaz seni yerenler

Hem gâfil avlandı hem de aldandı
Sana benim gibi gönül verenler

Gök üstte yer altta değirmen taşı
Yanılgıya düştü postu serenler

Ârifler âlimler hanlar hamamlar
Yerle yeksân olmuş hani berenler

Peşlerine düşmüş ecel avcısı
Nasıl huzur bulsun dağda cerenler

Bahtiyâr oldular dâr-ı fenâda
Şah-ı hubânına gonca derenler

Şeb-i arûs dedi meşhur geceye
Cevrine sabırla göğüs gerenler

Turhan Şahin

beren: Kuvvetli, akıllı, meşhur kimseler
dâr-ı fenâ: Geçici dünya hayatı
şah-ı huban:Sevgiler sevgilisi, en çok sevilen
şeb-i arûs: Kulun Allahın rahmetine kavuştuğu ölüm anı,düğün gecesi





Berhudar Olmadık Gönül

Zaten âvârelik sanatın senin
Dağda bağda kırda yoruldun gönül

Bir zamanlar boz bulanık akardın
Denize kavuştun duruldun gönül

Sana kim dedi ki yar başına var
Yar başında yâre vuruldun gönül

Berhudar olmadın sevdâdan yana
Kaderine küstün darıldın gönül

Sanki mahcupluğun yetmezmiş gibi
Yüzden gözden düştün yerildin gönül

Bir armağan sundun kabul görmedi
Bunu beklemezdin kırıldın gönül

Gökyüzünden geldi senin depremin
Mavi bir kefene sarıldın gönül

Turhan Şahin

Berhudar:Mükâfata erişen, nasibli

Saçın Yüzüne Dağılsa Ben Sanırım Ay Tutulur

Melâhat burcundan doğan bedr-i münirdir cemâlin
Saçın yüzüne dağılsa ben sanırım ay tutulur

Kendi mezarını kazar senin gönlünü inciten
Bir kez gözünden düşenin çarığı dama atılır

Cânım demeyi bilenden ayıptır cân esirgemek
Cânân zehir sunsa dahi câna minnettir yutulur

Atalar sözüne göre her derdin bir dermanı var
Gönül derdinin dermanı hangi dükkânda satılır

Gözüne kurban olayım kem gözlere olma yakın
Boyun servi gözün ceylan elbette göze batılır

Tenezzül ettiğin insan ölmeden girer cennete
Senin koynunda yatanın yâr cânına cân katılır

Turhan Şahin

melâhat: Güzellik
bedr-i münir: Ayın en nurlu hali, dolunay
cemâl: Yüz güzelliği

Bir Zerreni Ziyan Etmedim Etmem

Kokusuz cennetim ölümsüz aşkım
Bir zerreni ziyan etmedim etmem

Taşrada bırakıp cânânım seni
Rahat döşeğimde yatmadım yatmam

Erguvan şarabı nuş et dediler
Sensiz damlasını tatmadım tatmam

Sen yoksan bir işte bakmam o yöne
Eşikten bir adım atmadım atmam

İhvanım ısrarla çağırır durur
Sensiz davetlere gitmedim gitmem

Yüzüne müştâkım boyuna hayran
Özgenin elini tutmadım tutmam

Turhan Şahin


Gidelim

Bu adres de yanlış ey hırçın gönül
Bağrına kara taş bas da gidelim

Hep iyimser oldun hep pişman oldun
Böylesi kadere küs de gidelim

Buz üstüne yazı yazdın yılmadın
Yeter umudunu kes de gidelim

Her gün zehir içtin kızılcık saydın
Kalaysız kaplara kus da gidelim

Suskunluğun sesi ayazlı gece
Gurur yapma haydi pes de gidelim

Hayatın yanılgı kabul et artık
Bahane arama sus da gidelim

Şahın son arzuna boyun eğerse
Kendini saçına as da gidelim

Turhan Şahin