Elais in günlüğünden..3Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Şiir’im ve devamı niteliğinde ’’Elais’in günlüğü’’ adında yazmaya çalıştığım öykümden (denemem’den) alınan şiirsel kesitlerden oluşan şiirimdir bunlar 1,2,3 gibi gidiyorlar umarım diğerlerini de okuma mutluluğuna nail olursunuz.
Ekim ayının ilk günleriydi
Gök mavileşmiş, yapraklar kıpırdamıyordu Kırların üzerinde sis vardı, Ufukta tepelerin kıvrımları arasında Buğular uzanıp gidiyordu. Bazı bulutlarda yırtılarak yükselip gözden kayboluyor, Kimi kez bulutların arasından giren, Bir güneş ışığı altında suyun kıyısındaki bahçeleri, Avlular, duvarlar, caminin minaresi görünüyordu. Çiçek açmış fundalıklar la dolu geniş alanlar vardı, Bazen mor alanlar, bazen sık ağaçlar görünüyordu, Ağaçlar da yapraklarının türlerine göre kurşuni, Boz yaldızlı gibi duruyorlardı, Çoğu zaman çalılıkların altında bir kuşun hafifçe, Kanat çırpıp kaçışı, uçuşup meşe ağaçlarının üzerine, Konan kargaların boğuk, hafif sesleri duyuluyordu. Her yer sessizlik içinde, ağaçlardan tatlı bir şey çıkıyor gibi, Elais in yüreği yine çarpmaya başladığını, Kanının da etinin içinde tıpkı sütten bir nehir gibi, Dolaştığını hissediyor, korkuyordu, Çok uzaklardan diğer tepenin üzerinde, Belli belirsiz uzun çığlık duyar gibi oldu. Sürüklenen bir sesti bu, Elais gerilmiş, Sinirlerinin son titreşimlerine karışan bir ezgi gibi, Hiç ses çıkarmadan bunu dinliyor korkuyordu. Elais için sanki dağlar yerinden oynamış gibi, Çok önemli, bir şey oluyormuş olmuş gibi, Elais in önce baş dönmesi gibi bir şey oldu, Ağaçlar, patikalar, hendekler arasında Serap görmüş gibi, Sevmediği, özlediği aşkı gözünün önüne geliyordu. Yapraklar titreşir, kamışlar ıslık gibi sesler çıkarırken, Onun kollarıyla kendisini sardığını hala hissediyordu. Elais büyük boşluklar içerisinde rüyalarında, serapta, Hatalarında, ayıplarında hep hep onu özlüyor, Gözyaşlarını hep onun yokluluğuna akıtıyordu, Biliyordu ki artık o hiç ama hiç gelmeyecekti.. Sami Arlan.. Fotoğraftaki yaramaz Torunum ( D O Ğ A ) |