sen sağ ben selamet
kumdan kaleler yapmak gibiydi aşka sarılmak
ya da iskambil kağıdından evler mesela bir prizmadan yansiyan bir ışık gibiydi seni sevmek yedi rengi ve yedi kıtayı bir uçtan bir uca aşıp bir köstebeğin gözlerinden seni seyretmek gibiydi mesela mesela bir kurşun asker olmaktı iskambil kağıdından yapılmış bir başka evin penceresinde. sense uyuyan bir bez bebek kumdan bir kalenin bahçesinde. uyuyor olmalıydın yılların yorgunluğunda uyandirilmayi bekleyerek. uyanırdın belki ateş etsem havaya ben bir kurşun askerdim ya sen bir bez bebek. ama kumdan kalelerim ve iskambil kağıdından evlerimde yıkılabilirdi kanımca belki de kopardı bir kıyamet ben seni inceden ve usulca öpmeyi tercih ettim gözlerini açtın aniden ve yürüdün gittin umarsızca şimdi sen sağ ben selamet bense gidişini bir köstebeğin gözlerinden seyrettim yine hayasızca... Kadircan Pehlivan 12. Haziran 2011 |