GÖLGESİNDEN KORKANLAREtrafımızda çeşitli insanlar: Mert,dürüst,güvenilir; Sözünde durmayanlar,yalancılar.. Toplulukta asıp kesenler, Kendini övenler, ’Emret abi,emrin olur’ diyenler... Siz de sözlerine inanırsınız: Fakat,mangalda kül bırakmayanların, Sizin sıkıntılı durumunuzu gördüklerinde; Kaçacak delik aradıklarını, Aman beni yanında görmesinler deyip; Sizden köşe bucak kaçtıklarını, Arada kendi gölgelerinden de korktuklarını, Ama toplumdaki geleneğin böyle olduğunu, Sonunda sizin kaybedip,onların kazandıklarını... Üzülerek,ibretle,nefretle izlersiniz. İbretle izlersiniz.. Nefretle izlersiniz... |
Gördüğümüz dünyanın gerçek olmadığını farketmektir insan zekası. beynimizi zincirleyen , gözlerimizi kör eden , bunları yapabilmek için egomuzu tatmin eden olguların reddedilmesi ile başlayan gönül sahibi olma durumudur insan olmak.
Kadın erkek olmadan evvel; farklı dünyaların farklı hayata bakışların varolduğunu bilebilmektir insan olmak. Birbirinden farklı olan gözleri görebilmek bu gözlere hükmetmeden, zulmetmeden , sevgi ile bu gözlerin içerisine girmek , o yolculukta kendini aramak ve bulmaya çalışmaktır insan olabilmek.
İnsanız! Adam gibi adamız demişiz! Mangalda kül bırakmayan fetvalar vermişiz dürüstlük doğruluk adına.. Dediklerine inanıp denileni yapmayan insancıklar olunmuş!
İnsanız demişiz, insanlıktan ve insanlığın gereklerinden bahsederken savunurken kendi kendimize canavarlar icat etmişiz. içimizden birilerini düşman bellemişiz sonra. O düşmanı ortadan kaldırmak için darağaçları kurmuşuz. Nefret büyümüş gözümüz dönmüş halde elimiz titremeden ve yine olsa aynı şeyi yapacağımızı kendi kendimize tekrar ederek gencecik insanları boğmuşuz o darağaçlarında. Düşünceye fikre saygı derken; tek suçları düşünmek olan bu "yaratılmış düşman" ları ortadan kaldırdıktan sonra yıllarca türlü ünvanlarla en üst mevkilerde bulunmayı da başarabilmişiz... Riya, hesap kitap, çıkar, menfaat oturmuş başköşeye. Kötüler, kötülükler karşısında bunları insan mı yapmış, insan olamaz deyip hayretle izlemişiz! İzlerken bile farkına varılmadan uyulmuş o çarka.. Yine de dostluk, vefa, sadakat denmiş! Denmiş denmeye de üç beş günlük olmuş o dost dostluk denilen de. Yetmemiş! Çehreler kızarmadan sevmekten, sevgiden, sevginin en büyük erdem olduğundan bahsedilmiş.
Sonra.. Sonrası mı? Daha sonrasını ne siz söyleyin 'Şair' ne de ben.. Çok söz var denecek. Susalım burda...
Sonrası kirletirken kirlenen, eksiltirken eksilinen yürekler, insanlar ve hala insanlıktan söz eden, savunan insanlar...
Bir dokun bin ah gibi oldu. Hayatın içinden, hayatın içindeki değerlerin değersizleşmesinden, kaybolan insanlıktan öylesi dem vurulunca uzun oldu yorumum da affola...
Şiirle kalın.
Saygımla...