SON TREN
Bir elinde yırtık torba
Bir elinde eski bir valiz Başında kırmızı ibrişimle Su taşı işlenmiş beyaz bir yazma Oturmuş yapayalnız tahta masada Dalgın bakışları çaresiz Belki de bu gece son trenle Çıkacak uzun yolculuğuna. Sakin bir deniz gibi mavi gözleri Küçücük ayağında derisi solmuş Yeşilimsi temeni Oyalarla süslenmiş entarisinin içinde Hüzünlü duruşuyla sanki bir melek gibi Saatine bakıyor Kulağı rayların gıcırtısında Acı bir düdük sesiyle kalkıyor yerinden Ağır ağır yürüyor tren garına. Dönüşü ne zaman olacak? Bir daha görebilecek miyim kim bilir? Hayat bu ya bilemez insan Takvim belirsiz tarih belirsiz Bugün burada yarın nerelerdeyiz? Sabahın ışıklarını görecek miyiz? Doya doya nefes alacak mıyız gün doğumunda? Kaç mevsim sonra kesişir yollar? Nerede ve ne zaman buluşur yorgun bakışlar? Biter mi özlemler? Biter mi birgün ayrılıklar? Tren garında yaşanmadı mı bunca sevdalar? Köz köz kavrulmadı mı yürekler? Hadi gideceksen git artık tren İstersen yüreğimide söküp al götür be tren. Dumanı umuttur özleyen yüreklerde Yürek burkulur duyduğu her düdük sesinde Hüzünler kucaklaşır ayrılık ve kavuşmalarda sevinçle Öper sarılır gidenler ağladıkça ağlar sevenler Ne vakit yeniden kavuşuruz?Ne vakit buluşuruz? diye Ah zalim tren Yine gideceksin buralardan Giderken yüreğimi de alıp götüreceksin Hasretine hasretler ekleyeceksin. 2008.OSMAN ÖZTÜRK. Taflan Mevsimi Şiir Kitabımdan. |
Selam