)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-181-)(-)(-)(
………………………………………………………………………………………………………………………………….
OY DÜNYA DÜNYA El vurup yaremi incitme tabip Bilmem sıhhat bulmaz hicraneler var Dert vurup da yarem eylersin derman Her can kabul etmez viraneler var Vay dünya dünya fanisin dünya Vay dünya dünya yalansın dünya Can ile cananı alansın dünya Alansın dünya Aşk ile pervane dönersin dünya Yalansın dünya Dert ehli olanlar dermana gelir Elbette arayan dermanın bulur Sadık der ki kimde ne var kim bilir Geşt ü güzar ettim elde neler var Vay dünya dünya fanisin dünya Vay dünya dünya yalansın dünya Can ile cananı alansın dünya Alansın dünya Aşk ile pervane dönersin dünya Yalansın dünya ………………………………………………………………………………………………………………… Aşık Sadık-2-Sadık Doğanay ………………………. YÜCEPINARLI SADIK DOĞANAY (1933-1979)—1933 Yılında Tokat ilinin Zile İlçesi,Yücepınar köyünde doğdu.Aşıklığa küçük yaşlarda başladı.Aşık Veysel gibi iki gözüde ama olan Aşık Sadık’ın asıl adı SADIK DOĞANAY’dırHerkes onu adı ile özdeşleşen AŞAĞIDAKİ TÜRKÜSÜ İLE TANIR. El vurup yüremi incitme tabip Bilmem sıhhat bulmaz hicraneler var. Dert vuran yâreme eylersin derman Her can kabul etmez viraneler var. Vay dünya dünya, fanisin dünya Aşk ile pervane dönersin dünya. Dalıyorsunuz hayallere, geçmişinizi, kaybettiğinizi, sevdiklerinizi düşünüyor, ’yaş kemale erdi’ artık diyorsunuz. Dertleriniz, hayatınız gözünüzün önünden geçiyor bir sinema şeridi gibi. Mey ve bağlamaların ara geçişinden sonra devam ediyor deyiş sizi hayallere götürmeye; Dert ehli olanlar dergâha gelir Elbette arayan dermanını bulur SADIK der ki kimde ne var kim bilir Geçti güzar ettim elde neler var. Vay dünya dünya yalansın dünya Can ile cananı alansın dünya. Evet, türkü klâsiği olmuş bu güzel deyiş, yıllardan beri radyo ve televizyonlarda pek çok sanatçı tarafından okunmakta. "Vay dünya dünya, yalansın dünya’ diyen Zileli Halk Âşığı Sadık DOĞANAY, Zile’nin Yücepınar Köyü’nü kar ve boranın sardığı bir kış günü, 1979 yılının Ocak Ayı’nın 23. günü ayrıldı aramızdan. 1933 yılında Yücepınar Köyü’nde doğan Sadık Doğanay da, Âşık Veysel gibi âmâdır. O, Zile’nin Veysel’idir. Âşık geleneğinden gelen bir ailenin ferdidir. "İsmim Âşık Sadık, dedem Kemterî er olanlar sever böyle erleri", dediği dedesi Kemterî’nin de pek çok deyişi söylenir radyolarda, televizyonlarda. ’Bu Kadar Cevretme Aziz Sultanım’ isimli deyişinde âşık; Sefil Kemter eydür lebi balımsın Canımın cananı servi dalımsın Sen bir merhametli gönlü ganisin Bendelere selâm sal bazı bazı Coşkun sular gibi çağlayıp akma Aşkın hançerini sineme çakma Noksanım var ise kusura bakma Bildiğinden şaşar kul bazı bazı. diye duygulara, yüreklere dolmakta, gönül telimizi, titretmektedir. Kaç kişi noksanını, hatasını, bilir de, bildiğinden şaştığını Kemterî gibi mertçe, yiğitçe söyleyebilir günümüzde? Sadık Doğanay kendisine âşıklığın, dedesi Kemterî’den geldiğini şöyle anlatmaktadır bir deyisinde; Daha yaşım kemâle ermeden Bu âşıklık bana Kemter’den geldi. 1960’lı yılların sonlarında mahallî Zile Lisesi Radyosu’nda deyişleri yayınlanan Sadık Doğanay, zaman zaman TRT radyolarında mahallî sanatçı olarak kısa sürede ülkede sesini duyurmuş, deyişleri radyo ve televizyonlarda okunmaya başlanmıştır. Ancak Gazeteci Hüseyin HOŞCAN, 12 Haziran 1981 tarihli Zile Postası Gazetesi’ndeki yazısında, âşığın pek çok deyişinin başka sanatçılar tarafından kendi eserleri gibi okunduğundan bahsetmektedir. Sayın Hüseyin HOŞCAN’ın, ölümünden sonra Âşığa sahip çıktığı ’Zile Türküleri ve Zileli Sadık Doğanay’ başlıklı yazısından; âşığın dost meclislerinde okuduğu deyişlerin bazı sanatçılarca alınarak kendi besteleri ve derlemeleri olarak empoze edilmeye çalışıldığını, Ankara’da Dr. Recai Özdil’in TRT nezdinde girişimde bulunarak gerçek bestekârı ortaya çıkardığını, elli kadar deyişinin Recai Bey tarafından notaya alındığını, Sadık Doğanay’ın kendi besteleri yanında kendinden önce yaşamış Fuzulî’den, Sıtkı’ya kadar pek çok şair ve âşığın şiirlerini bestelediğini, öğreniyoruz. Âşık, eserlerinin başkaları tarafından vefasızca alınıp kullanılması hususunda bir deyişinde; ’Ben bal yapıyorum, birileri benden habersiz alıyorlar’ diye dile getirmekte ve feveran etmektedir. Bizim TRT’den aldığımız halk müziği repertuarında; El Vurup Yâremi İncitme Tabip, Bir Güzelin Hasretinden Ahından, Bir Güzeli Methedeyim Bari Âlem Yanmasın, Gönül Gel Varalım Gülşen Bağına, İzzetli Hürmetli Bilirim Seni, Her Sabah Her Sabah Gülşen İçinde isimli ezgilerde kaynak kişi Sadık DOGANAY olarak gösterilmiştir. Ancak âşığın TRT repertuarında olmayan pek çok deyişinin bulunduğu bilinmektedir. Biraz da âşığın söylediği deyişlerindeki güzelliklere, duygulara kulak verelim. Türlü sevdalara saldın bu başı Dinmedi âlemde çeşnimin yaşı diyen âşık sanki kaderini söylemiştir. Sefil Kemterî hayal seni gezdirir, diyen dedesinden, gerçek âşıkların, hayal âlemlerini, hayallerini, o ulaşılmaz yâr ve sevgiliye duyulan hasret ve duyguları görürsünüz. Bu aşkın ateşi gitmiyor benden; dedikten sonra, Teslim Abdal’dan seslendirdiği deyişte; Yâr aklımı aldı büküldü belim Mecnûn dedikleri deli böyle olur. diye bütün gerçek âşıklara tercüman olan Sadık da zaman zaman hayal âleminde gezmektedir. Zaten âşık demek hayalle yaşayan, hayalle gezen gönül eri demektir. Bizim Zile’nin türkü klâsiği olmuş ’Hatırına düşmez sormaz, halimden’ isimli deyişte Seri Sefil; Dertli Seri Sefil gurbet ellerde Bir zamanlar şöhreti gezer dillerde Yârim gelir deyi gözü yollarda Anadan gülmedik garip başlı yâr. diye bütün âşıkların duygularını anlatmaktadır. Dünyaya yalan dünya diyen âşık, Turabî’den seslendirdiği başka bir deyişte; Gönül gel varalım gülşen bağına Meramın yâr ise bir tane yeter Dünya fâni değil, hikmetine bak Heva-i cehl ile efsane yeter, diyerek hayatın, dünyaya gelişin bir hikmeti olduğu gerçeğini, gerçek aşkın, yârin bir olduğunu veciz bir şekilde ifade etmektedir. Tokatlı ve Zileli olmanın gururunu; Bu ilimin ozanıyım Bozuk değil düzeniyim Ben halkımın ozanıyım Şu Zile’nin ellerinden diyerek dile getiren âşık, Sazım omzumda hayli dolaştım Güzel sadık dosta şükür ulaştım. diyerek Yücepınar Köyü’nden başlayan hayatına son noktayı koydu, yine Yücepınar Köyü’nde. Alıntı:Bekir ALTINDAL ………………………………………………………………………………………………………………………………. )(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-181-)(-)(-)( Ey sevdiğim hoş eyledin gönlümü Sazlar fasıl geçer teraneler var Görmedim gerdanın çifte benlimi Şarkılar okuyan sayraneler var Oy Dünya,Dünya yalansın Dünya Elimden cananı alansın Dünya Alansın Dünya Vay Dünya Dünya yalansın Dünya Beni acılara salansın Dünya Salansın Dünya Dinle Adem oğlu derim ki size Gönlünün sevdiği meyl etme haza Cennet bahçesini görmeyen göze Dünyada gördüğü hayraneler var Oy Dünya,Dünya yalansın Dünya Sahte hayallere dalansın Dünya Dalansın Dünya Vay Dünya Dünya yalansın Dünya Gönlü sevdalara salansın Dünya Salansın Dünya Sevdiler çılgınca er oğlu erler Bu yüzden de gitti bedenden serler Bu güzelden sana hayr/olmaz derler Hiç gönül dinler mi fermaneler var Oy Dünya,Dünya yalansın Dünya Sinsice sarılan yılansın Dünya Yılansın Dünya Vay Dünya Dünya yalansın Dünya Sonumuz hüsrandır bilensin Dünya Bilensin Dünya Karacoğlanları kimleri yuttun Her şeyi bol verdin bizi uyuttun Aşık Sadık’ımı nerlere attın Bu Lüzumsuz gibi garaneler var Oy Dünya,Dünya yalansın Dünya Teli kopmuş sazı çalansın Dünya Çalansın Dünya Vay Dünya Dünya yalansın Dünya Dert ile baş başa kalansın Dünya Kalansın Dünya Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz ETEK YAZILARI TERANE:Ezgi,makam,nağme SAYRANE: Öten, cıvıldayan, şakıyan. HAYRANE:Şaşkınlılığını gizleyemeyen FERMANE:Buyrulanlar,emredilenler SERLER:Başlar GARANA: Aşık oyununda en sona kalan (kimse): Sen garanaya galdıñ …………………………………………………………………………………………………………………………………. |
Bu nefis ve çok anlamlı çalışmanızdan ötürü sizi yüreğimle alkışlıyorum...Muhteşem bir şey olmuş...Selam ve saygılarımı yolluyorum..