İstanbul
Sâbâyla semaya bakıp gözlerimi yumdum,
Ulviyetin gönlümü derinlerinden vurdu. Nümâyân eşsizliğinken aşkı gizli tuttum. Neş’e fezâ kokun , kötülükleri yuttu. Ey İstanbul’un denizi ; martılar , balıklar. Sessizliğin sesi gözlerime şevk , içimdedir fısıltısı... Kalem olsa yeter mi anlatmaya ; ağaçlar , çalıklar... Suya damlıyor güneş , beni benden alır ışıltısı. Gülhane’nde aşk mektupları okunuyor artık , Sen dünyanın en güzel bahçesi. Tanzimatı , Fünun’u ... ne varsa yaktık. Yinede sende saklı ; eski aşklar , Osmanlı’mın akçesi... Seninle doğdum , sana vereceğim ; sevgi , ömür. Sen şahit olacaksın kavuştuğum aşka. İstersen ateş ol , bendim sana kömür. Senin bakışların meşale karanlığa , hatıran başka. İstanbul , dudakların tebessümden kopmasın. Sarılamasam da gözlerine at beni. İstanbul , cennetten bir kopyasın. Yağmur olayım ; denizine , toprağına kat beni... |