SÜKUT
Nicedir Araf’ta bekler
yaşlı ve yaslı kaderin gözleri ve keşfedilmemiş rüyaların rüzgarları yıldızların saçlarında takılı gam ah ne de çabuk düğümlendi şiirlerin elleri suskun denen kaç gece ruhların kimsesizliğine şahit yedi kapının ardında ve kaç asır döküldü arş’ın nefesine kutsal denen yalan anladık lakin ne de geç kaldık aydınlığı sunmaya çıplak ayaklı bir sonbahar ve ölüm kokan yağmur yerden göğe gökten yere tüm zamanlara inat sükut her haykırışta kavuşmayı ve ayrılığı sunduk hiçliğe ve biz ne çok haddimizi aştık o vakit anladık tüm tanrılar ölü lakin kimse tok değil bağışla toprak et kemikten sıyrılırken her zerreyi... |