cüce dağ...... rüstem emmi; sus konuşma bu akşam yalnız ben konuşacağım, sen dinleyeceksin "dedi", ahh be köylü; bu barınakta yıllardır "rakı" içerken deniz ve şu ardımızdaki cüce dağ arasında burkulur içim, olsun, burkulusun barınak iyi geliyor bana, iyiki buradayım, bak; şu cüce dağın ardı benim köy görünmüyor buradan ama biliyorum ben, hemen solunda, iki ulu selvi ve arasında sızım sızım sızlayan patika yol çocukken; koşar adım okula giderdik erkenden ...."onunla"..... bi akşam üzeri okul dönüşü "dur hele" bir şey doğmuş gibi içine "yemin edelim" demişti "saçı örgülü" kız, "ayrılmayacağız hiç birbirimizden" ayrılmayacağız "söz" demiştik, el-ele, göz-göze.... almaya’da şimdi; "o" zaman, çok müsrif geçti be köylü, farkında olmadan, olsun be köylü;iyiyim ben ,iyiyim bu barınakta, aslında ayrılmışta sayılmayız ikimizde farklı yerlerde olsakta, ahh be köylü; herkes bi yerlerde biz gibi darmadağın lakin unutamadığım; senle iki kadeh atıp önümde deniz ,ardımda cüce dağ kalınca, yapacağını yapıp; hayatın, tutturmadığını "o" yemini bize.. ....... rüstem emmi...... . |
:) Sevgiler Sayın Yazarım.