KABİL İLE HABİLŞiirin hikayesini görmek için tıklayın KABİL İLE HABİL’İN KISA HİKAYESİ: İLK PEYGAMBER VE BÜTÜN İNSANLIĞIN BABASI ADEM İLE YİNE BÜTÜN İNSANLIĞIN ANASI HAVVA’NIN İLK BATINDAN OLAN KABİL VE İKİZİ LUBUT, İKİNCİ BATINDA DOĞAN HABİL İLE IKLİMA. KABİL: YARATILIŞ İTİBARİYLE ASABİ AYNI ZAMANDA ÇİFTÇİLİKLE UĞRAŞAN ; HABİL İSE ALLAH’A İNANAN, GÖNLÜ ALLAH SEVGİSİ İLE DOLU OLAN VE KOYUN SÜRÜSÜ SABİHİ BİRİSİ. EVLENME ÇAĞINA GELDİKLERİNDE ALLAH’TAN ADEM PEYGAMBERE BİR EMİR GELİR VE "EY ADEM , KABİL’İN İKİZİ İLE HABİL’İ; HABİL’İN İKİZİ İLE KABİL’İ EVLENDİR. ADEM PEYGAMBER ŞAŞIRIR, BUNU NASIL SÖYLECEĞİNİ BİLEMEZ VE HAVVA’YA BU DURUMU SEN SÖYLE DER. HAVVA KABUL EDER VE DURUM ANLATILIR. KABİL BU EVLİLİĞİ KABUL ETMEZ. ZİRA KENDİ İKİZİ LUBUT GÜZEL, IKLİMA İSE ÇİRKİNDİR. KÜPLERE BİNER, KARŞI GELİR VE HABİL’İN BİZZAT YÜZÜNE KENDİNİ ÖLDÜRECEĞİNİ, İKİZİNİ ONA VERMEYECEĞİNİ SÖYLER. BU KİN VE NEFRET İÇİNDE OLAN KABİL HABİL’İ KOYUNLARINI OTLATIRKEN BİR AĞACIN DİBİNDE UYUDUĞU SIRADA ÖLDÜRMEYE KARAR VERİR. HABİL KABİL’İN BU DUMUNA HİÇ Mİ HİÇ ALDIRIŞ ETMEZ. ONUN İÇİ ALLAH SEVGİSİ VE KORKUSU VE AYNI ZAMANDA DA SAYGI İLE DOLUDUR. NİHAYET ÖLDÜRÜR. AMA NE YAPACAĞINI BİLEMEZ. BİRAZ İLERİSİNE ALLAH TARAFINDAN İKİ KARGA İNDİRİLİR. KARGALARDAN BİRİ ÖTEKİNİ ÖLDÜRÜR VE GAGASI İLE TOPRAĞI EŞİP ONU GÖMER. BU GÖREN KABİL BİR KARGA KADAR OLAMADIN DER VE BİR AĞAÇ BULUP ODA MİR MZAR KAZAR VE HABİL’İ ORAYA GÖMER.SONRA EVDEN KOVULUR. BİR GÜN ADEN’DE DOLAŞIRKEN KABİL’İN ÂMÂ OĞLU DA YANINDA OĞLU İLE ORADAN GEÇERKEN ÂMÂNIN OĞLU BAK BU SENİN BABAN DER. ÂMÂ BİR TAŞ ATARAK ONU ÖLDÜRÜR. OĞLU BABA NE YAPTIN BABANI ÖLDÜRDÜN. BU SÖZ ÜZERİNE ÂMÂ BİR ŞAMAR DA OĞLUNA VURUR VE OĞLUNU DA ÖLDÜRÜR. KABİL’İN ÖLÜMÜ ÂMÂ OĞLUNUN ELİNDEN OLUR. AMA "AMÂ PİŞMAN OLUR DER Kİ: BİR TAŞTA BABANI, BİR TOKATTA DA OĞLUNU ÖLDÜRDÜN. YAZIKLAR OLSUN SANA... AMA SON PİŞMANLIK FAYDA VERMEZ TABİİ Kİ...VE BEYLECE KABİL’İN KARDEŞİNİ ÖLDÜRMESİYLE İLK KARDEŞ KANI AKMIŞ DÜNYADA. HİKAYE ÇOK UZUN AMA BEN KISACA ELİMDEN GELDİĞİ DİLİMİN DÖNDÜĞÜ KADARIYLA YAZMAYA KARAR VERDİM. SAYGILARIMLA...
NOT: NÜFUSUN ÇOĞALMASI İÇİN BELLİ BİR SAYIYA GELİNCEYE KADAR KARDEŞLERİN EVLENMELERİNE İZİN VERİLMİŞ VE BİLAHARE HARAM EDİLMİŞTİR.(TA Kİ NUH PEYGAMBER ZAMANINA KADAR DEVAM VE ONUN PEYGAMBERLİİ ZAMANINDA YASAKLANMIŞTIR..)
Hazreti Âdem, Havva’dan olma Habil ile Kabil,
Habil ALLAH’INI seven, Kabil nadan ve de cahil. Birde ikizleri mevcut, IKLİMA bet, LUBUD güzel, Ahir evleneceklerdi ikizlerineydi bedel. ALLAH’TAN gelmişti emir, naçar uyacaktı ÂDEM, Zevce: Kabil’e IKLİMA, Habil ile LUBUD madem. Âdem: Ey Havva; emir ver, Kabil’in eşiyle Habil, Evlensinler itirazsız, Habil’in eşiyle Kabil. Kabil itiraz eyledi, karşı çıktı anasına, Ey Âdem senin oyunun, bu iş dedi; babasına! Âdem: Kurban kesiniz ki, HAKK’TAN denenin ikiniz, Kimin kurbanı yanarsa, dediğim olur eşiniz. Kabul ettiler teklifi, kurbanlar kesildi içten, LUBUD benim helalimdir. Habil, büyüğüm ben senden. Kabil zayıfı getirdi, Habil’se en iyisini, HAKK TEÂLÂ memnun kaldı, ayırdı Habil’inkini. Ve gökten bir ateş indi, yandı Habil’in kurbanı, Çoğalıverdi aniden Kabil’in o bed-zebanı. Habil’i tehdit eyledi, cana kıymak korkusuyla, Habil’in ALLAH’I vardı, tam inanmıştı huşuyla. Kabil’in imanı yoktu, belliydi hareketinden, Kardeşini öldürmeyi geçiriyordu hep içinden. Kurbanı kabul görmedi, o kıskanç hali kabardı, Buna sebep olarak da ŞEYTAN ile LUBUD vardı. Kabil’in o gafil nefsi göz koymuştu ikizine, Kulak asmıyordu bile babasının öz sözüne. Habil’den çıt çıkmıyordu, o boyun eğmişti zaten, O’nca HAK TEÂLÂ birdir, inanmıştı HAKK’A kalben. ŞEYTAN daim dürtüyordu suç işlemeye Kabil’i, Zil takıp oynayacaktı kan koksa Kabil’in eli. Kabil’in işi çiftçilik, Habil de sürü sahibi, Kördü nefis; sürüyordu, Kabil’in Habil takibi. Habil kısmetinden memnun, sürüsünü otlatmakta, Kabil’se alt etmek için, her an fırsat kollamakta. Hiç boş durur mu o melun? Kışkırtmakta hep Kabil’i, Göstermekte can almayı, allı-pullu (gülistanlık) ve afili. Günlerden bir gün kıstırdı Habil’i ağaç dibinde, Vuruyordu ha bire de koskocaman taş elinde. Habil güçlü ve kuvvetli, saygısında bir kusur yok Kabil nefret ve kin dolu, kana susamış belli çok. ALLAH’A imana bak ki, çıkmıyordu hiç de gıkı, Kabil vurdukça o taşı, sarılıyordu O sımsıkı. Deliriyordu bu duruma gözü kan bürümüş Kabil, Bu kanı akıtmaya bil, Kabil’e şeytan da dâhil. Muradına eren Kabil donakaldı oracıkta, O da ne? Bir karakarga, yer eşmekte şuracıkta. Dedi; Aklın yok mu Kabil? Karga kadar olamadın, Öz kardeşine kıydın da, gömecek yer bulamadın Nadim olmuştu ama geç, dönüşü yoktu bu yolun, Habil’e sin kazmak için, yokladı sağ ile solun. Buldu bir kuru değnek, ha bire eşti türabı, Hem toprak eşiyor hem de artıyordu ıstırabı. Vakit geçti Âdem, Havva; aramaya koyuldular, Habil’in ölü tenini ağaç dibinde buldular. Kabil onları görünce oradan tez uzaklaştı, Âdem ile zevce Havva, naçarlıktan kucaklaştı. Yıllarca matem tuttular, sabır-sebat eylediler, Katil oğulları Kabil’i evlatlıktan def ettiler. Kabil aldı ikizini ıradı çaresiz evden, Bir haber alınamadı hayli zaman kendinden. Yemen’den Aden’e gitti, bu yöndedir söylentiler, Şeytan ile bir olup da ilk kez ins kanı içtiler Âmâ oğlu tarafından öldürüldü Kabil bir gün, Sürerken Aden ilinde, katil hayatını sürgün! “Çok yazıklar olsun bana, dedi; öldürdüm babamı, “İndirdiğim şamarla da, canım, kanım evladımı.” Bu hal üzere çoğaldı; âlemde zina, cinayet, Hıyanet verme ALLAH’IM, sonsuza dek ver inayet. KÜÇÜK OZAN’IM her daim, çoğalsın merhametimiz, Irk ayrımı olmaksızın, bitmesin hiç faziletimiz. KÜÇÜK OZAN(CML DMR)KEPSUT-24.04.2011 YOLCU YOLUNDA GEREK’DEN. LÜGATÇE: İNS: İnsan. Beşer. |