Şiirden de anlaşılacağı gibi yarı gerçek yarı kurgu bir olayın hikayesi bu.. henüz imkan ve teknolojinin bu hale gelmediği bir zaman diliminde ,yıllardır evlat acısıyla yanan bu acıyı dindirmek .yüreğindeki yangını söndürmek için ,yuvadan evlat edinen ve tüm servetlerini vermeleri yetmezmiş gibi ,krallara yaraşır da bir düğün yaparak, erkek evlat sahibi olmalarının gurur ve mutluluğuyla sarhoş olan bir aile dramının öyküsü bu...ancak ne yazık ki bu rüya anne ve babanın belli bir yaşa gelmesi ve sözüm ona evladın da malı mülkü satarak ona bir gelecek ve hayat bağışlayan insanlara ,değil bakmak ,ekmeğe muhtaç ederek günü-birlik hayat yaşamak için sırra kadem basmasıyla ve henüz sonuçlanmayan da bir mahkemeyle hala yaşanmaya devam eden bir hikaye bu.dolayısıyla ilerde bu dörtlük on dörtlük yirmi dörtlük diye devam etme ihtimali çok büyük..

Mazideki resimlere dalmışken gözün
Gün gelir gülmeyi de unutur bu yüzün
Tutmuyorsa elinden oğlunla kızın
Evlat diye yanmanın ne anlamı var ki

KAŞİF KANİ ERTÜRK