BENDE ADIN(SEN)
BENDE ADIN(SEN)
Her zaman geçmediğim çınar ağaçlarıyla abide’leşmiş, bu parkın yolunda ellerim cebimde dünü hüzünlü, yarınları belirsiz düşüncelerimle yürürken ! Birden seni gördüm. O büyük çınara sırtını yaslamış başın önüne eğik, elinde, bir beyaz karanfil, oda, senin gibi boynu bükülmüş, parmakların arasında bir sağa, bir sola dönüyordu. Belki ikinizinde umutları kırıktı. Gözlerim sana kenetlenmişti adeta, anlamadığım bir şekilde . Sana biraz daha yaklaştım, ama sen farketmemiştin. Tam yanına geldiğimde,başını kaldırıp gözlerimin içine baktığında ne olduğunu anlamadığım, işte bu sol yanımda bir sancı girdi. İsmini bilmediğim yaşamadığım bir sancıydı. Canım yanmıyordu,ama çarpıntıdan kalbim duracak sandım. Utandım, mahçup bir şekilde sanki bir suç işlemiştim. Ayaklarım beni taşımaz birhalle bağlarını çözmüştü sanki. Senden uzaklaştığımda, bunuda ilk yaşadığımı anlamıştım. Ben sarhoş değildim,ama yürümekte zorluk çekiyordum , bunun ismi neydi! bilemiyordum. Tuhaf, çektiğin sızıyı bilmemek, ve bu sızının can yakmaması ! Mahçuptum ama yüzümde bir tebesüm vardı. Sorsaydım birine, bu adını bilemediğim ne? Ya ,deseler deli nerden bilelim sancın’ne, hadi git işine. yok, yok, ben bunu soramam kimseye. Ertesigün yine geldim, aynı saate ama sen yoktun. Seni ilk gördüğüm çınar ağacının yanına vardım, saatlerce bekledim sen yoktun. Tam ayrılırken ordan senin gelişini gördüm. Bana yaklaştıkça, sol yanım yine sızlamaya başladı. Ben yine mahçuptum, bakamıyordum gözlerine. Başın önüne eğik’ti aynı ağacın önüne geldiğinde , sanki beni farketmediğini sanmıştım. Ama, başını kaldırdın hafif bir tebesümle bana merhaba dediğine! sana cevap veremiyordum. Hem, sol yanımda sancı vardı, ve dilimde kilitlenmişti. Sadece ağzımdan çıkan tekkelime (sen) oldu. Dilim dolanmıştı utangaçlığıma verdiğin heyecandan. Ben uzaklaşıyordum ordan, mahçupluk vardı bende , ama aklım hep o kelimede kaldı (merhaba) demiştinya bu sözün beni benden almıştı. Ertesi gün yine geldim,uzaktan bakıyordum bu sefer. Seni her gördüğümde, sol yanıma bir sancı giriyor, bu sancının ismi’ne ? Adını bilmediğim sancıya(sen) ismini verdim. Nedenmi? Merhaba derken hani(sen) demiştimya! SEN, solyanımdaki sancı . SEN, titreyen dizimdeki acı . Ne tuhaf, bunu söyleyemezdimki sana. Yarın, cesaretimi toplayıp söyleyecektim sana bunları. Gece yatamadım, içimde tuhaf bir duygu vardı. Sabah oldu, evden çıkıp park’a erkenden gelmiştim. Seni ilk görgüğüm, çınar ağacına sırtımı dayadım. Kollarımıda bağdaş tutup, gözlerim parkın girişine kenetlenmişti. İki saat sonra, sen geliyordun,üzerinde kırmızı renkli bir elbise,ellerindeyse beyaz karanfillerden bir demet vardı. Bu günkü yürüyüşün çok farklıydı, kendinden emin ve yüzünde tebesüm vardı. Ben’ise, heyecandan yerimde duramıyordum. Kollarım bağdaştan çözülmüş,gözlerim yuvasından sanki fırlamıştı. Aklıma takıldı yine! ya konuşamazsam,ya soramasam solyanımda olan sızıyı. Gözlerimi, alamamıştım senden. Ta’ki ,benim biraz ilerimde duran, ellerinde bir demet kırmızı güllerle bekleyen adamın yanına vardığında , karşılıklı, karanfil ve gülleri verip biri birinize sarılana kadar. Bu sefer, solyanımdaki sızı acıya dönmüştü. Yine adını bilmediğim bu acıya, dilimden dökülen(sen) ismini verdim. Paylaşamazdım artık seninle bu acıyı. Anladımki , bir başkasındada (sen) vardın... Yine ellerimi cebime koyup,dünümden hüzünlü , yarınlarıma ümitsiz düşüncelerimle, yürümeye başladım. Bende tek kalan’sa, sadece (sen) ismi olmuştu. SAHİ,sen bilebilirmiydin bu solyanımdaki acı ve sızının ismini? Bendeki adı (SEN) Kutup Güldane..şairin kırık kalemi. |