(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
MUALLİM şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
MUALLİM şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Kur'ân-ı Kerim'e göre insanı mümtaz kılan özelliklerin başında ilim kabiliyeti gelir. Beşeriyete verilen bu kabiliyet, insanların atası olan Hz. Adem (a.s.)'a, varlıkların isimlerini öğretme ile başlamıştır. Allah, yeryüzünde Kendisine vekil olacak bir mahluk yaratacağını bildirdiğinde melekler bundan hoşlanmadıklarını ifade ettiler. Allah, yaratacağı mahlukun bu işe layık olduğunu belirterek, 'Ben, sizin bilemediğiniz çok şeyi bilirim.' buyurdu. "Ve Adem'e bütün isimleri öğretti. Müteakiben önce onları meleklere göstererek, 'İddianızda tutarlı iseniz haydi bana şunları isimleriyle bir bildirin bakalım.' dedi. 'Sübhansın ya Rab! Sen'in bize bildirdiğinden başka ne bilebiliriz ki? Her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan Sen'sin.' dediler. Allah, 'Adem! Varlıkların isimlerini onlara sen bildir!' dedi. O da isimleriyle onlara bildirince Allah buyurdu: 'Ben size demedim mi ki göklerin ve yerin sırlarını Ben bilirim. Hem Ben sizin gizli-açık yapmakta olduğunuz her şeyi bilirim.' O vakit meleklere, 'Adem'in önünde eğilin!' dedik. İblis dışında hepsi secde ettiler." (Bakara, 2/30-34) Bunun anlamı şudur: Allah, insanlığa kapsamlı bir ilim kabiliyeti vererek Kendisinin isim ve sıfatlarının tecellisi olan hadsiz kâinat üzerinde tasarruf imkanı vermiş ve evreni onlara amade kılmıştır. Hz. Adem'e öğretilen, dünyanın sonuna kadar onun neslinden gelecek olan bütün insanlığa verilen ilim kabiliyetidir.1 Beşeriyetin gerçekleştireceği bütün maddi ve manevi gelişmeler, bunun neticesidir.
Kur'ân-ı Hakîm bazen münferit, cüz'i hadiseler zikrederek onun arkasındaki küllî düstura, ana prensibe dikkatleri çeker. Nitekim melaikenin Hz. Adem (a.s.) karşısındaki tutumları ve ona isimlerin öğretilmesi münferit bir olaydır. Ama onun ötesinde Allah Teala'nın insan nev'ine verdiği çok kapsamlı kabiliyetler sayesinde onun önüne, hadde, hesaba gelmez muazzam bir ilim âlemi açtığına, o ilimleri öğrenme ve adeta sınırsız denilebilecek kâinatı yönetme, orada istediği gibi tasarrufta bulunma özelliğine işaret eder. Böylece bu cüz'î hadisenin arkasındaki ana prensibe dikkat çeker. İnsan bu dünyaya ilim ve dua ile tekâmül etmek için gönderilmiştir. Mahiyet ve kabiliyet itibariyle her şey ilme bağlıdır.2 Bütün hakiki ilimlerin esası ve ruhu, Allah'ı tanımaktır. İlim ve marifetin kaynağı, Allah'ın güzel isimleridir. Her bir ilmin, her bir fennin hakikati, Allah'ın bir ismine istinad eder. Mesela: İlimler, O'nun el-Alîm isminden, hikmetler O'nun el-Hakîm isminden kaynaklanır. Tıp ilmi, O'nun Şâfî ismine dayanır. Hayat taşıyan bütün canlı varlıklar O'nun Hayy ve Muhyi isminin tecellisidirler. Bu şuur, kâinatı Allah namına okuma gayreti ve eğitimi verir. Onun için Kur'ân, 'Yaratan Rabbinin adıyla oku!' hitabıyla başlamıştır.3 Demek istenilen, nasıl olursa olsun bir okuma olmayıp, "Rabbinin adıyla" bir okumadır.
İlimle bilim yanyana olmalıdır ve insanlar karanlığa ışık tutarcasına hep doğruyu ve doğrudan yana olanı bilmelidir. Günümüz de aslı astarı olmayan her şey ilim-bilim ikilisine dayandırılıp insanların önüne koyulmakta.Bu yüzden de yıllar önce rahmetli Atamızın yaptığı gibi her şey karanlıktan kurtulup aydınlanma adına olmalıdır. Ben defalarca şahit olduğum gibi, Atatürk'ün araştırmacı kişiliğine hayranım. Özünü, sözünü ve kimliğinin dayandığı taa Mu Adasına olan uzantısını, Mastekler'in, Kızılderililerin de kökünün Türk olduğu sonucuna çıkan araştırmaları mevcuttur.
tüm bunların nedeni de Atamızın araştırma ve özünü bilme gayretinin ürünleridir. Ne geldiyse bu toplumun başına birilerinin çıkıp DİN TACİRLİĞİ yapmasından gelmiştir. Hep inancın kutsallığı ve dokunulmazlığına olan itikatımızdan gelmiştir.
1.ilim ilim bilmektir ilim kendin bilmektir sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır... Yunus Emre
Bu vesile ile tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum...
Sakın bir balçığa saplanıp kalma
Sayrılı yüreğe sen ol da doktor
Hilkatin nurundan habersiz kalma.
Gönül bahçesinde öt bülbül gibi
Erenler diyarında gonca gül gibi
Rayihalar dağıt mor sümbül gibi
Dolaş elden ele, esersiz kalma.
Fukara gönlünde tahtın kurulsun
Kimsesi yok derken hatır sorulsun
Sevdiğinden ver de gönlün durulsun
Nekesler içinde elsiz de kalma.
İlmin ile hâkim ol da evrene
Erdemle feyzini sun da yörene
Muallim, bilgini dağıt çevrene
Hakikat yanında dilsiz de kalma.
her satır ayrı güzel di kutlarım
saygılarımla her daim