ALAADDİN ÇELEBİ (Gülce-Bahçe)Mevlana ömrü boyunca, tek kadınla evli kaldı Mutlu ve mesut yaşadı, huzur deryasına daldı …Lârende’de lalasının kızı ….Gevher Hatunla evliliğinden …..Sultan Veled ile Alâeddin adında ……Verdi Rabbim güzide iki yıldızı. Bunlar ki; yetişkin birer delikanlı olmuşlardı Mevlana hoşgörüsünden, çokça nasibini alan Sevgi dini peygamberi, Habib ve tabibi bulan Billur iman küfesiyle, hakikatle dolmuşlardı Soyla öğünmedi, Türklükten bir soydu. O ki; Mevlâna’nın ortanca oğluydu Onun doğumuyla çok mutluluk duydu Sultan Veled önce, o sonra doğduydu …Muhtemelen bin iki yüz otuzlardaydı ….Ailesi adını, Alâeddin diye koydu …..Alâeddin Çelebi büyüyecekti. ……Daha çocuktu, sonra gençti ve toydu. Büyüdü gelişti, ilim ahvaliyle Zaman gelecekti ve büyüyecekti Allah’ın emriyle, nebi’nin kavliyle Bir eş bulacaktı ve evlenecekti. …Selçuklu Devleti’nin baş veziri ….Sahip Ata Fahreddin Ali’nin kızı …..Kerimeler kerimesi biri ……Kerra Hatun adındaki ile evlenmişti. Ne Yazık ki, Bu evliliği Fazla uzun sürmemiş, …Alâeddin Çelebi Bin iki yüz altmış iki yıllarında Sonu bilinmeyen ebed yollarında Bir Ağustos ayının, kavuran sıcağında Yaşanası diyar ki; Mevlana kucağında, …Ateşlice bir sıtmaya tutuldu ….‘Allahtan geldik, Allah’a döneceğiz ’ …..Denilerek, sabra davetlere duruldu… Zaman yoktu bitmişti Ömrü çoktan geçmişti Ruh kuş olup uçmuştu Genç yaşında göçmüştü …Uçup gider vücutsuz ve tensiz ….Yolun kalan kısmına …..Gülümseyerek yürüdü bedensiz. Bahaeddin Veled’in mezarı sırasında Ol dedesi ki; yatar, onun sol sırasında Ne farkı olacak ki, amel sahih değilse… Ebu Cehilde yatar, Mekke’nin orasında Başta Eflâki olmak üzere Bakarsak dilden düşmüş sözlere Bazı Mevlevi kaynaklarından Konuşan dudak, oynaklarından …Şu yönde sözler, dökülüvermiş ….Kulak denen kimi zaman duymaz …..Kimi zaman uydurur gözere; Şems’e muhalefet etmiştir diye Kimine göreyse, sebep başkadır Sevdi Kimya kızı, döndü deliye Kendince gittiği, yolu aşkadır Hediye etmişti Mevlana Şems’e Daha güzel kim ki; güneşi emse Onundu öldürüp Şems’i gömse Mevlana’yla Şems, odaya girer Elbet çalışır, Rahman’ın dersi İblis dolanır, zihinde birer Başka düşünür, halk tam tersi Gider söylenti hem kulağına Düşmüştür nefsin, kin tuzağına Kimya kız var ya, düşsün ağına… Şems ise Sıra dışıdır. Ne evliyaya benzer, Ne de Allah dostu birine. Ve de halkı onu pek sevmiyordu Mevlana; onunlayken ders vermiyor diye… Ortadan Kalkarsa eğer, Konya Mevlana’sına Tezden kavuşacaktır meğer. Bir an önce kurtulmaya değerdi Hem de kimliği bile belirsiz adamdan. Alâeddin Çelebi İşi öyle abartmıştı ki; Babasını ziyaret ettiğinde Kimya Hatun Ediyordu orda ikamet Özellikle bakıyordu içeriye bir zahmet Durumu gören Şems tarafından uyarılmıştı Güya; Alâeddin, fesatçılarca çok kayırılmıştı. Alâeddin Çelebi’yi çileden çıkarmaya kurulmuştu. …Öyle ya Şems; Hem sevdiği kızı almıştı elinden Kimya’yı kıskanıp, uyarmış dilinden Kendi malı gibi, özgür davranmıştı Gelip çöreklenmiş, nerdeyse ilinden Bu ne cüretsizlik, kendini bilmezlik Kısa süre sonra, olmuş kefen bezlik Onun yüzündendi, ölüm kavranmıştı Kimya hastalandı, olmazdı görmezlik …Bu kinini arttırır iyice ….Birde buna …..Fasıkların kışkırtmaları dahil olunca ……Hazırlanan komployla Kararmış bir kör vicdanla Öldürülür Şems bir gece Ortada bir damla kanla Birde ortada sadece Duyulan tek bir; “Allah” sesi vardır Sokaklar dersen, karanlık ve dardır Mevlana inanmaz, Şems ölmemiştir Sanırdı dönüştür, Şam da sorardı Söylentiler kulağına kadar gelince Artık dostundan ayrı düşmüştür bilince …“Ey Şems Yusuf gibi kuyuya gittin. ….Ey Ab-u hayat! İpten bile gizli kaldın” …..Diye sözler söyler, edebi dilince… Bir numaralı zanlı olduğu içindir ki; Oğlu Alâeddin’in, cenazesine gelmez. Bu durumdan dolayı, o kadar üzgündür ki Kimseler affeder mi, yoksa etmez mi bilmez …Asla affetmediğini, ….Cenaze namazına dahi gelmediğini …..Sözleriyle ifade ederler. Hatta günlerden bir gün Bizim için geçmişten Geçmeden işler işten Ders alınası bir dün Mevlâna’nın eline Hokka kalemi alıp Onun kabrine varıp Şöyle yazdı biline; "Eğer Sadece Bağışlaman Merhametini Umarak yalnızca Salihlerin ümitle Beklemesi lazımsa, Mücrimlerin kime gitsin Yar kime gidip sığınsınlar? …Ey kerim olan Allah! Yalnız iyileri kabul ediyorsan, Suçlular kime yalvarıp ta yakarsın?" ….Anlamında beyitler yazdığını, …..Sonra ruhlar âleminden ……Şems’in sesinin geldiğini, …….Alâeddin Çelebi’yi affederek ……..Suçunu bağışladığını, ………Şefaat ettiğini kaydederler. Ağızlar dağarcık değil ki büzesin Hangisi yalan gerçek nedir süzesin Daha önce de söz ettiğimiz gibi, Doğrudan fenalık etmemiş Çelebi (A)dı dedikodulara karışmıştı. A(L)dandır biz kula, her ne gelirse Aş(A)r kul her engeli onunla, Gül(E)miyor, yıkılıyor yalan bir oyunla Bura(D)a hayat geçiyor şu ve bununla Sonun(D)a iş işten geçip gidiyor Mevsim(İ) geçip gidiyor ömrün Her kulu(N) yolu aynı yeredir bilirse… Alâeddin Çelebinin mezarı basışında, Başı tarafındaki, dikili duran taşında …Şu kitabe yazılmıştı: …."Allah bâkî, …..Burası Hüseyin oğlu Muhammed’in oğlu, Şeyhlerin şeyhi. Hak ve dinin celâli, Bilgin ve arifler sultanı ...Belhli Muhammed’in oğlu ….Rahmetli bilgin …..Alâeddin Muhammed’in toprağıdır. Allah Celâleddin’in bütün bereketini, Mevlevi inancıyla dönüş hareketini İnananlara saçsın, yeryüzüne de yaysın, Oğluna fazlasıyla, merhametini duysun …Bütün inayetlerine mazhar ederek, ….Mümtaz kılsın, Alaeddin’i affederek. …..Altı yüz altmış yılı ……Şevvalinin sonunda göçtü." ……..Diye yazılmıştır. Feyzullah Kırca Akbaşlar Köyü / Dursunbey |