İNTİHAREvin kapısını aralık bıraktım, Çabuk bulsunlar diye leşimi. Ağzıma da doladım kıravatımı, Duymasınlar inleyişimi. Ahşap kapının eşiğinden sızıyor ince ışık, Bileğimden de benim kırmızısı. Sağolsun,ritmine ayak uyduruyor gecenin, Her kalp atışımda düşen, Musluk damlaları. Canıma kıyan alçak jilet, Diyor ki:"Hoşçakal!" ayaklarımın dibinde. Rakımın yanında kapının gıcırtısı, Uslu bir keman sesi gibi geliyor. Rüzgar, Öyle vuruyor ki kalbimin kırık camından, Musluklara bir de "hu!" sesi ekleniyor, Keman sesi ardından. Elimden ayrılmış bileğimi, Gözümün tuzu yakıyor. Henüz şarkılara yeni başlamış orkestıra, Son rütüşlerini yapıyor. Keman sesi yavaş yavaş sönerken, Artık muslukta damlalar tıkanıyor. Ertesi sabah,kokuya anca gelir üst kat sakinleri. Ama yok,o gelmez,hatırlamaz ki kokumu ölümümün sebebi. |