Senin İçin Ne Yapalım Bilmem kiHenüz on dördünde, Bir genç kız, ter-ü taze, Doğru dürüst ne baba bilmiş, ne anne.... Anne yabancı, baba Türk, Ayrılmışlar henüz o çok küçük, Üç kardeşi daha varmış, İki kardeş, yurt dışında anneyle kalmış, Diğer ikisini, baba almış, Yollar memlekete varmış, Ayrılış, o ayrılış..... Baba, bakamamış çocuklara, Vermiş,"Çocuk Esirgeme Kurumuna", Hani, "Tam bir Türk filmi," deriz ya, Öyle sahi tam da.... Kızımız şimdi bir şehirde, Babayla diğer kardeş öbüründe, Okumak için bir başka şehirde, Yerleştirilmiş, oradaki Yetiştirme Yurduna, Allah Devlete zeval vermesin de, Yetiştirme Yurtları bari var Allah’tan da, Pek çok çocuk ortada kalırdı yoksa..... Yüzünde güller açtı bir ara, Gülücükler saçıyordu etrafında kim varsa, Meğer, annesi gelecekmiş artık yanına, Bir ev tutacakmış, yanına alacakmış çocukları da, Dedim, "Gönlüne göre olsun, herşey inşallah hayatta!" Kısa bir zaman geçti, Baktım, kapkara bakıyordu dünyaya gözleri, "N’oldu?", dedim. "Hiç!", dedi. Anladım, konuşmak istemedi, Anladım ki, bütün ümitleri tükendi, Anneciği, "Geleceğim!", demişti. Ama, bir sebebten gelemedi..... Zaten, küçüklüğünden beri üzgün olan yüreciği, İçten içe tükendi, Kaybetti insanlara olan güvenini, İçindeki yaşama sevincini, İçine akıttı gözyaşlarının zehirini, Aaaa yavrucuğum, senin için ne yapalım bilmem ki!... 13/08/07 13:00 Perihan METİN |