Şimdi susarken konuşuyorum!Demek ki birgün benimde karşıma çıkacakmış Kalbin lahzasından hasrettiğim neler varsa, vadedilmiş ne müthiş bir sınavmış Yalnılgılar, keşkeleri solumalar, o an ki sadakate inanmışlıklar hülyalar için maslahatmış Vurgun yemiş bir gönül, neden hicranı yudumlarmış, hüznü koklarmış ve yalnız kalırmış Kar yağıyor, ışıklar firkat için kimleri arıyor Issız köşeler içimi acıtıyor, terkedilmiş kaldırımlar mazinin ibretli sayfalarını hatırlatıyor Kim kime vefayı soruyor, unutulan hasletler niye perişanlık yaşıyor, vicdanım kan ağlıyor Ruhum bizarlık içinde umuda yaslanıyor, an ve vaki olacak zaman için vaktin ahını aralıyor Nasıl yaşanır bu dünyada, hissetmek yoksa Kalbi inşirah çok uzaksa, ruhun vecdinden gelen yetiler bulunmuyorsa, akıl çok alıksa Karalar her zaman karşıma çıkarsa, bahtın ne demek olduğu hakkıyla anlaşılmayacak savsa Kim çıkarsa çıksın karşıma, yüreğin kalpten farkını fark eden bir ceht olmadıkça boşuboşuna Ölsemde bir ölmesemde dersek, cehaletimizden Sukunet halinin ne demek olduğunu bilmediğimizden, fikretmek evvel emirde ilimdeyken İster saçlarını yol, istersen hiç merak etme, abiler daha iyi bilir diyen ol, umudun beklerken Güneş çekilirken, gece sinene haşyeti ekerken, kabir ruhun vaktini beklerken, akıl sendeyken Bir yaz gecesi çamlıcaya çık, ibretle bakın Issızlığın lahzasında ki acziyetine bir nazar et akın akın, yaşamak keyfiyet değildir ha, sakın Göçüp gidenler, hüzzam eserleri güfteleştirenler, memleketlerini terek edenler nerdeler bakın Kalmışsa bir hoş seda, ruhun ve kalbin didarında anlamlaşmadıkça hesap sorarım kim yakın Mustafa CİLASUN |