...aNLASANAmartı kanatlarında Atilla ilhan’ın sisler bulvarına dadandık zoraki çıktık Dikmen yokuşunu horoz misali akşamdan kaldık uyanamadı sabahlarımız arkamızda anılar ufka doğru yürüdüğümüz yollarda ıslık çaldık yıldızlara engin denizlere açıldık yırtık yelkenlerimizle mavinin çekiciliğine kandık usanmadık boyalarla haşır neşir olurken fırçalarımız ağlamaklı gözlerimiz ihaneti gördü kaçıncı seferiydi otobüs yolculuğunun ayrılıklarda yaşlandık zamanları tüketirken ceplerimiz sevdaları çaldırdık dalgınlığımızda kor kor yandık ateşin maviliğinde kırıldık geçmişe dağıldık cam parçalarıyla kadınlarımızı gördük annelerin şefkatli bakışlarında ay ışığı akşamlarında sustuk bir çocuğun çığlığıyla sesimiz yetmedi dostun sofrasına burkulduk kendimizi aradık gölgelerde tükenişimize mani olamadık aşkın esaretinde yağmurlara sığındık tanrılardan aman dilendiğimiz efsanelerin yalancı karakterleri olduk bir tiyatro gösterisinin ortasında mahpusluğumuzdan kurtulamadık zincirler ayaklarımızı kanatırken kalemi kırdık ama ölümün soluğunda mavi sevdamızdan asla vazgeçmedik . . . b@r@n |
tanrılardan aman dilendiğimiz efsanelerin yalancı karakterleri olduk
bir tiyatro gösterisinin ortasında
mahpusluğumuzdan kurtulamadık zincirler ayaklarımızı kanatırken
kalemi kırdık
ama ölümün soluğunda mavi sevdamızdan asla vazgeçmedik Tebrikler Hasan Öztürk