KURTULUŞUN DESTANIŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Kurtuluş Savaşımızın hangi güç koşullarda yapıldığını anlatan bir destanımsı bir şiirdir.
Şiirin şairi tarafından seslendirilmiş ve görüntüler ile desteklenmiş bir halini aşağıdaki adresten izleyebilirsiniz.. vimeo.com/7876560 Hiç kimsenin bilmediği diyarlarda bir yıldız söndü Yeryüzünde bir ülkenin efsanesi tersine döndü Sona erdi saltanatı asırlardır doğan güneşin Geri kalan yoksul halkla yaldızları dökük bir ündü Gelişmeyi göremeyen son dönemin birkaç sultanı Ummazlardı birdenbire kaybetmeyi bütün vatanı Tarih öyle ibretlerle doludur ki insanlar için Felek bile durduramaz istese de göçüp batanı Koca devlet hükmetmişken üç kıtaya eriyip durdu Ayaklanan eyaletler kopup yeni devletler kurdu Zamanında nimetinden yararlanıp köşe kapanlar Bir an bile düşünmeden arkasından darbeler vurdu Doğru dürüst savaşmadan birçok toprak ele verildi Zorlanmadan sultanların sarayına bile girildi Sanki hepsi yıllar boyu bu günleri beklermiş gibi İçerdeki hainlerin emelleri birden dirildi Parıltılı bütün düzen kısa anda tükenip soldu Dört iklime gücü yeten egemenlik yerle bir oldu Fırsatları kaçırmadı sinsi sinsi pusu kuranlar Memleketin her yerine sömürgeci düşmanlar doldu Yedi düvel dört bir yandan anayurda ayak bastılar Önlerine kim gelirse acımadan kesip astılar Bunca öfke bunca hırsın gerekçesi neydi bilinmez Önceleri gem vurulmuş kinlerini kanla kustular Talan edip bölge bölge paylaştılar güzel vatanı Düşünmeden çiğnediler toprağında şehit yatanı Memleketi bölmek için beslediler birçok haini Ödüllerle donattılar benliğini hemen satanı Tükenmeyen işkenceler mazlumları bezip yıldırdı Yoldan çıkmış ahlaksızlar kadınları dağa kaldırdı Kuduz gibi saldırdılar millet için kutsal her şeye Çizmeleri mabetleri hayasızca ezip doldurdu Görülmedi böyle zulüm çekilmedi bunca dert çile Namussuzca yapılanlar anlatılsa yakışmaz dile Dağlar taşlar tanık oldu yaşlıların feryatlarına Acımadan süngülendi beşikteki çocuklar bile Yürek yakan sonu gelmez acılara dayanılmazdı Her gün artan dinmek bilmez sancılarla uyanılmazdı Çare tekti biliyordu sezgisiyle kahraman millet Tarihinden kaynaklanan deneyimle hiç yanılmazdı Çok geçmeden ateşlendi saldırganı vuran ilk kurşun İşgalciler görecekti yavaş yavaş dünya kaç arşın Birlik olup örgütlendi mazlum halklar fırsat buldukça Bir gün bile yılmadılar düşmanların gücüne karşın İsyanlarla parıldadı direnişler yüksek dağlarda Onursuzca yaşanmazdı çepeçevre saran ağlarda Çekemezdi Türk milleti esaretin çirkin yükünü Özgürlüğü işlenmişken bayraklarda kızıl tuğlarda Samsun oldu uyanışın hayat veren öncü nefesi Amasya’dan duydu dünya başkaldıran kararlı sesi Sınırsızı yakışırdı özgürlüğün yüce millete Devrimciler kıracaktı elbet halkı saran kafesi Boyunduruk vurulamaz bu millete yakışmaz manda İnanç dolu sarsılmayan bir irade mevcuttur onda Çağlar açan geçmişinde yaşananlar destan olmuştur Temelleri sağlam olan yıkılarak çökmez bir anda Erzurum’dan bildirildi beklenilen kararın özü Savaş oldu kaderini kendi çizen halkın son sözü Milli birlik iradesi haykırıldı tekrar Sivas’tan Ankara’ya odaklandı artık bütün dünyanın gözü Heyecanı anlatılmaz duygularla meclis açıldı Bağımsızlık naraları yükselerek göğe saçıldı Coşkuluydu dört bir yandan gelen vatanseverler Kutsal savaş üzerine söz verilip antlar içildi Başlarında çakmak çakmak gözleriyle bir lider vardı İnsanların yaralanmış kalplerini umutlar sardı Koşulları kahramanca ele alan halkın divanı Gece gündüz demeksizin çalışarak kılı kırk yardı Karar çıktı işgalciler geldikleri gibi gidecek Tarih boyu görülmedi Türk halkını yenip güdecek Vatan için şehit düşmek kutsal olan koca ülkede Şaha kalkmış bir milletin gücü ile kim baş edecek Bu soylu halk boyun eğmez köle olup çekmez zulümü Seçecektir tartışmasız ya istiklal ya da ölümü Hata edip saldıranlar alacaktır kesin dersini Esareti yazmamıştır tarihinin hiçbir bölümü Alkışlarla açıklandı benimsenen yüce kararlar Mazlum halklar yıkılmayıp yaraları elbet sararlar Baştan beri özgürlüğe düşkün olan asil milletler Küllerinden bile doğup düzenini yine kurarlar Kutsal çağrı Edirne’den Kars’a kadar hemen duyuldu Dalga dalga bir heyecan tüm ülkeye hızla yayıldı İnanılmaz bir çalışma başlatıldı Anadolu’da Eli silah tutan herkes savaş için yola koyuldu Sırtlarında mermilerle yola düştü ana bacılar Kağnıları yüklediler yanık yüzlü arabacılar Bakışları parıltılı yürekleri umut doluydu Kurtuluşla sona erip dinecekti bütün acılar Türk halkına gelmişti sonsuz bir azim ve istek Genç ihtiyar güçlerinin yettiğince verdiler destek Kahramanlar fedakarca uçurdular cephaneleri Yaşamları pahasına düşmanlara oldular köstek Çekiyordu ağır ağır dev topları yorgun katırlar Günler boyu devam etti durmaksızın bu turlar Orak tırpan ne bulduysa silahlandı ezilen halklar Tırmığını kapan koştu belde bıçak elde satırlar Yorulmadı kılıç yapan demircinin güçlü kolları Askerlere yatak oldu atlarının yırtık çulları Çoluk çocuk genç ihtiyar cephelere erzak taşırken Gece gündüz doldurdular kıvrım kıvrım bozuk yolları Karargahı Akşehir’di orduların batı kolunun Gece vakti yürüdüler üzerinde Afyon yolunun Derin derin inlediler nal sesinden Sultan Dağları Cephelere akıyordu neferleri Anadolu’nun Dolunayda yıldız gibi kaydı sanki atlılar Tüfekleri çakar almaz ayakları yırtık botlular Torbalarda kuru ekmek,acı soğan,biraz çökelek Görmediler çok zamandır ne sıcak aş ne de tatlılar Herkes koştu ölümüne savaşmaya hep akın akın Sarp yolları aşa aşa eylediler ırağı yakın Birlik oldu bütün millet Laz’ı Kürd’ü Türk’ü Çerkes’i Hiçbir kesim bu savaştan geri durdu sanmayın sakın Bağımsızlık türküleri nağmelendi yanık sözlerde İntikamın şimşekleri ışıldadı keskin gözlerde Zaferlerin beklentisi çözüp açtı suskun dilleri Kurtuluşun umutları parıldadı gergin yüzlerde Tanımadı yüce millet sadrazamın çaput Sevr’ini Onlar bitip kapatmıştı halk gözünde artık devrini Kendisine bile hayrı kalmamıştı esir sultanın İstese de çizemezdi geleceğin gidiş seyrini Çeteleşen Anzavur’lar Delibaş’lar hemen ezildi Kara günde ihanetin öncüleri ipe dizildi Her geçen gün düşmanların yaptıkları yetmezmiş gibi Millet bir de cehaletle uğraşarak içten üzüldü Başlatıldı kutsal isyan birdenbire bütün ülkede Anadolu ayaklanıp bütünleşti aynı ilkede Bir tarafı yenilgiye uğratırken bu korkunç savaş Bir tarafın dirilişi olacaktı tekrar belki de Heyecanlı bir bekleyiş başlamıştı kuzey doğuda Tetikteydi hep birlikte ovası da karlı dağı da Antep, Maraş ayaklandı anla şanla direndi Urfa Kimileri gazi oldu kahramanca öldü çoğu da İnönü’de ilerlerken düşmanların önü çevrildi Acımadan vurularak binlercesi yere devrildi Bir ulusu bitti sanıp mücadele beklemeyenler Gümbürdeyen bombaların alevinde yanıp kavruldu Sakarya’da kanla doldu günler boyu azgın nehirler Meydanlara zifir gibi dumanlarla çöktü zehirler Kasabalar tedirgindi telaş vardı küçük köylerde Sessiz bir bekleyişteydi sokakları bomboş şehirler Bir cepheden bir cepheye koşuşturdu cesur insanlar Önlerinde duramadı panikleyip kaçan düşmanlar Özgürlüğün ışıkları belirmişti artık ufukta Son darbeye hazırlandı elde olan bütün imkanlar Seher vakti düz ovada karşılaştı yorgun ordular Uzaklardan nefret dolu bakışarak bir an durdular Hedefiniz Akdeniz’dir komutunu duyan askerler Mahmuzları atlarına hançer gibi hızla vurdular Şaha kalkan atlar bile sahipleri kadar kızgındı Yıllar boyu bitmek bilmez koşulardan hepsi bezgindi Bazıları kıpır kıpır saldırmaya emir beklerken Bazıları bir savaşta belki ilk kez böyle süzgündü Kişnemeden ürküp uçtu dallardaki kara kuzgunlar Yerlerinde duramadı kamçılanan yağız azgınlar Kaderleri birlikteydi sanki binen süvarilerle Kurşun gibi fırladılar gevşeyince gergin dizginler Nal sesleri titreştirdi sularını serin pınarın Dalgalandı yaprakları tepedeki yaşlı çınarın Dağlar taşlar gümbür gümbür sarsıldılar patlamalarla Kopkoyu bir duman çöktü üzerine Dumlupınar’ın Gözler gözü görmez oldu sindi yere barut sisleri Kulakları sağır etti makineli tüfek sesleri Kimi toprak derdindeydi kimileri yaşam peşinde Acımasız bir savaşta verdi çoğu son nefesleri Ufukları deliyordu kumandanın çakmak bakışı Gözlerinde parlıyordu zaferlerin şimşek çakışı Gurur dolu bir tavırla süzüyordu Kocatepe’den Harikaydı orduların Akdeniz’e doğru akışı Normal oldu kurşunların parçalayıp göğsü delişi Kanıksandı başı kopan vücutların donup kalışı Savaşanlar hedefine öyle sıkı kilitlendi ki Durdurmadı hiç kimseyi başkasının düşüp ölüşü Kan damladı parıldayan süngülerden geceler boyu Dayanmadı çelik kılıçların çifte verilmiş suyu Şimşek gibi inip kalktı bedenlere keskin hançerler Amansızca kurutuldu düşmanların kökleri soyu Yaralılar acılarla kıvranırken yanmış bağlarda Ürpertici feryatları yankılandı karşı dağlarda Bu öyle bir savaştı ki sonu olmak ya da olmamak Benzeri hiç görülmedi bildiğimiz yakın çağlarda Ceset doldu koca alan, kan gölüydü topraklar taşlar Dört bir yana savrulmuştu kopmuş kollar kesilmiş başlar Felaketin her zaman ki konukları gibi göklerde Döne döne uçuyordu süzülerek yırtıcı kuşlar Genç bir asker yatıyordu kan içinde yere yıkılmış Gökyüzünü deler gibi gözler bulutlara dikilmiş Vurulmuştu vatan için kaşlarının orta yerinden Arkadaşı ağlıyordu çaresizce ona sokulmuş İç çekerek inliyordu yüzükoyun düşen birisi Tam önünde duruyordu vücudunun yarısı Hisleriyle biliyordu kazanılan parlak zaferi Can verse de onun için önemsizdi artık gerisi Biri sessiz uzanırken kıpırdandı sanki diğeri Nefes almak imkansızdı yanıyordu delik ciğeri Huzur dolu bir tebessüm dalgalandı dudaklarında Nasıl olsa bilinirdi emeğinin sonsuz değeri İndi yere toz dumanlar bozkırlarda akşama doğru Dindi derin sancıları ölenlerin kalmadı ağrı Kimi gitti hırs uğruna,yurt yolunda düştü kimisi Yandı birden uzaklarda binlerce ananın bağrı Savurdular ılık yeller solmuş ağaç yapraklarını Çamurlara düşürdüler işgalciler bayraklarını Büyük zafer hayaliyle kandırılıp toprak umarken Kanlarıyla suladılar başkasının topraklarını Fetih için geldikleri diyarlarda kalıp gittiler Her cephede yenildiler darmadağın olup gittiler Kolay mıydı bir milleti söküp atmak bütün tarihten Nedenini bilemeden hiç uğruna ölüp gittiler Sağ kalanlar çekildiler pişman olup binlerce kere Ulaşılmaz amaçları sonsuza dek gömüldü yere Dönüş yolu engelliydi bitmiyordu sonsuz vadiler Gelirlerken çok başkaydı mor dağlarla yüzlerce dere Yollarını şaşırdılar kaçışarak geri gidenler Tutmuyordu ayakları perişandı yorgun bedenler Düşe kalka yürüdüler sonu gelmez tozlu yollarda Korkusundan titriyordu bir zamanlar zulüm edenler Kurdukları barikatlar yerlerinden zorla söküldü Mevzileri yokedilip dirençleri kökten yıkıldı Taş üstünde taş koymadan yakıp giden işgal ordusu Arkasında iz kalmadan denizlere toptan döküldü Türk milleti iyi belle bu memleket nasıl kurtuldu Sömürgeci düşmanların planları nasıl yırtıldı Nice insan göz kırpmadan yaşamını feda ederken Nice ocak tütmez olup üzerine toprak örtüldü Ey Türk genci özgürlükten vazgeçilmez değerini bil Varlığına dil uzatan alçakları yeryüzünden sil Bağımsızlık her şeyindir kaybedersen zordur kazanmak Namertlere kul olursun ne yurt kalır sonra ne de il Destan dolu tarihinde olanları iyice anla Al bayrağın inmeksizin dalgalansın göklerde şanla Sancağına kirli eller uzanmasın kalsın tertemiz Unutma ki ay yıldızın sınırları çizildi kanla Kutsal vatan toprağından kimselere verme bir karış Uygarlığın ışıldayan yollarında özenle yarış Yol gösteren geçmişini inkar etme ders al atandan Gelecekte ilken olsun yurtta barış dünyada barış Belleğinden silinmesin öğütlerin derin izleri Yaşam boyu düstur edin ışık tutan doğru sözleri Senin için canlarını verenleri sakın unutma Sonsuza dek üstündedir şehitlerin yaşlı gözleri Okumakta güçlük çekenler için bu şiirin seslendirilmiş ve görüntülü bir düzenlemesi aşağıdaki adresten izlenebilir. vimeo.com/7876560 |
üstelik kurtuluşun destanı
yüreğin var olsun
sağlıcakla kalın