Sus konuşma diyor, boynumu büktürüyor!Yılllardığım bir özlemim vardı Sanki sinemi burkan gizli bir zamandı, hiçbir vakit aklımdan çıkmadı Oysa ak aktı, kara her zaman olduğu üzre karanlık içinde boğan bir hissiyat-ı andı Anlık kararlar, yüz kızartıcı suçlar zafiyet içinde ki ruhları ararlardı ama kimler için ardı Dur durak bilmeyen umutlar vardı Bin hüzün içine gark eden baht-ı anlar, şevk ve süruru bir ömür arayanlar ortadaydı İnsanın kanını emenler, ruhları esarete çekenler, aşikardı gönüllü köleler ne kadar uzakyatdı Neydi kalbin yürekten farkı, aklın izandan firakı,nefsin tanziminde ki ihsan ve iradey-i afakı Anlatmıyordu nice çehreler, gel geç diyenler Yaşamayı nefes almak olarak telakki eden onca nefesler, taklit etmeyi marifet bilenler Keyfiyet denilince serilenlen, mühletin ne demek olduğunu akletmeyen muallakta ki hisler Ruhum kimden ne bekler, rızkı için neden çileye refakat eder, gönül süruru için hasreti çeker Yar, cana aşkı ihsan ettiren ulvi manadır Ten ve nefs bu radde için ihsandır, aşka şad olmayan gönül ne kadar itibar-i kandır Vasıf ve nicelik ruhun dirliğinde ki manaya meftun olan sağlık, vecd-i ecirin mecrası arıdır İnsan zafiyetleriyle insandır, humuslu toprak kimler için nasib-i takvadır, bir aşk-ı vuslattır Atlar kişner, yılanlar sessizce meyleder An ve vaki olacak zaman hangi nasip için bahtın sabrında ihsanlaşan takvay-ı heceler Teslimiyet şayet bilinirse gerekçeleriyle en nadide ülfetir, nasıl kalbi mahzunluğa terk eder Gayret ve ecir hukukun raddesinde vicdan için bereket ister, aşkın esini ruhuna refakat eder Mustafa CİLASUN |