Ah Kütahya’m
Bir tarafta Yellice, bir yanda Türkmen dağı,
Dağa döşünü vermiş o meşhur Sultan bağı, Bünyesinden çıkarmış nice İli, Bucağı, Ah Kütahya’m seni ben anlatamam, yaşarım, Seni bilmeyen kula, mahlûkata şaşarım. Her köşede bir çeşme gürül gürül akıyor, Akan her damla suyun gönülleri yıkıyor, Şu dumanlı başıma beyaz sisin çöküyor, Ah Kütahya’m seni ben anlatamam, yaşarım, Seni bilmeyen kula, mahlûkata şaşarım. Yüce dağlardan gelen sebil sebil suyun var, Tarihten günümüze değişmemiş huyun var, Bir de aheste akan porsuk denen çayın var, Ah Kütahya’m seni ben anlatamam, yaşarım, Seni bilmeyen kula, mahlûkata şaşarım. Manevi atmosferin, milli duruşun belli, İnsanın namus ehli, insanın tatlı dilli, Açılmış çiçeklerin, beyaz, kırmızı güllü, Ah Kütahya’m seni ben anlatamam, yaşarım, Seni bilmeyen kula, mahlûkata şaşarım. Dünyalara mal olmuş harda açan çiçeğin, Allahın her kuluna açık durur kucağın, Tavşanlı, Gediz, Simav vazgeçilmez bucağın, Ah Kütahya’m seni ben anlatamam, yaşarım, Seni bilmeyen kula, mahlûkata şaşarım. Şairlerin pınarı, şairlerin yurdusun, Sen Hüdai kulunun sevincisin, derdisin, Tek başına düşmana nam salacak ordusun, Ah Kütahya’m seni ben anlatamam, yaşarım, Seni bilmeyen kula, mahlûkata şaşarım. Hüdaverdi ER (Hüdai) 15.01.2011 Kütahya |