görüntülerseyret seyretme çağıdır, oranda buranda görüntüler kalmıştır ben sana kiralık Kabil’ler göstermekteyimdir seyret seyretme çağıdır ben sana bunlarla bakmayacağım bu köprüyle anlamayacağım seni akşamüstü inceliklerinden geliyor babam olmaya başlayan bu adam şu seni hiç kimse olarak tanıyanları da çağır şu bozuk gökyüzünde bozuk melekler gövdeden boşalan kan, bir kırmızı halı oldu geç üstünden şu seni, senle azarlayanları da çağır aramızdaki ilişki giderek ilginçleşiyor ve İngiltereleşiyor insan hata veriyor, insan nasıl iyileşir bu hesap tanrıya mı kalsa ‘defnetmek’ neden güzel bir kelimedir yağmuru ne zaman şiire soktun da yakışmadı ama konumuz hiç bu değil içimden denizler de geçmiyor ama konumuz bu hiç değil konuğumuz mafyanın bir kolundan Pazar günleri ölünmüyor insanı gerçekten ayarlamışlar bir dahaki sefere susturucu kullanırım unuturum, not alayım sokağın ihtiyaçlarını şiire biraz da gerçekçi ayrıntılar katsam ve adamları yormak dünyayı yormaktır desem bir şey kaybetmem hele seni hiç kaybetmem olaylara biraz okyanuslar eklemek bizi uzayın neresine koyar karman çorman suç dosyalarını nereye koyar boşluktaki ellerimizi nereye koyar bir çay içimlik ölümler, bir sevaplık ölümler bu uzar gider, ben kendime senden alışığım desen ne kaybedersin hele beni hiç kaybetmezsin … |