Belki yine gelirim, hasretin kucağında bir zadeyim!Uzun solıklu bir yolculuğa çıkacağım Ruhumun hicranını, kalbimin sancısının saikini arayacağım Nerede dursam, hangi kapıyı çalsam umuduna sarılacağım, sessizce ağlayacağım Kimseye aşikar eylemeden, bu gönül sızımla firkatine koşacağım Yollar çok sessiz evet, nekadar da hissiz Nazar eden gözler fevkalade fersiz ve sürurun vecdinden hayli habersiz Ne kadar hasretim varda, ruhumun sessizliğinde sana koşuyor ahenksiz ve şevksiz Bir hazan var içimde, hüznün burukluğunda sinemi dağlıyor şimdi kefensiz Şimdi gecenin esarında ne ararım Yolda kalmış nice garibanlara ibretle bakarım, nihayetimi o an sorarım Tütmeyen bacaları yoklarım, ışıksız sancıların furyasında bilmem ki ne ararım Hani vicdanım vardı, idrak ruhumdan tebarüz eden bir sanattı, onu kimden sorarım Gözüme ilişen hicran sahnesi ne acı Bir annenin kucağında uyumuş sabi, suskun duvarlarda aranan sancı Heran soğunun şiddeti kalbime nüfus ediyor hancı, ne olur halimden sen ol davacı Ütobik bir sevdanın serencamında mıyım, yalan denen bir dünyada, bende mi yalancıyım Keşfedilen neler varsa, senin olsun Gönlünün didarı hazanlaştıkça hicran, hissetmeyen o bağrında ruhunu ayıltsın Aşkın hakikat sahnesi inşirahın feyzinde sinende sevdalaşsın, gözyaşların hiç durmasın Ne kadar hicranım varsa, mananın vecdiyle anılsın, ruhum bizarlıktan anbean kurtulsun Mustafa Cilasun |